bugün

aparatı "?" olan, bir şeyi öğrenmek için yöneltilen söz.
karşılık gerektiren söz veya yazı, sual.
cengiz gundogdu'nun insalcil yayinlari'ndan çıkan kitabı.
Felsefe soru sormaktır. Çoktandır soru sormuyorduk. Doğru bellediğimiz dogmaların peşinde gözü kapalı gidiyorduk. Şimdi soru sormaya başladık. Soru yanıt diyalektiğiyle önümüzü açacağız. *
önemli olan soru sormayı bırakmamaktır. - Albert Einstein
tbmm'nin hükümeti denetleme yollarından biridir.
milletvekillerinin tek başlarına başbakana ya da herhangi bir bakana bilgi almak amacıyla yazılı veya sözlü olarak soru sormalarıdır.
sormak fiilinin isim halidir.
soru işareti ile son bulması gereken hadise.
Artık beni parktaki ağaç bile anlamıyor
Siyah kedinizin kuyruğunda sallanan zaman

Bir zamanlar sevinçle giyindiğim
Ak bir güvercin kanadı gibi gururla giyindiğim
Temiz ve mavi giysim değil artık.

Yalnız imkansızlığı mı anlatır bir bulut
Yağmaya hazır bekliyorsa gökyüzünde.

erdem bayazıt
Rüzgarın kokusunda denizin tuzu
Ufkunda özgürlük
Yanyana iki sandal gibiyiz
Ayrılacak mı yollarımız
Birlikte mi yolculuk

Özel Arabul..
sormak için * bir site http://formspring.me
gökyüzünün kızılı, karşımdaki denizin feneri, inceden süzülen şu kayık: seni bana getirir mi?
her zaman yanıtını bulamadığımız.
az önce, nereden geldiğimi, hangi dolambaçlı yollardan hangi "arka sokaklar" çevikliği ve cıbırlığıyla geçip buraya ulaştığımı bilemediğim bir şekilde aklıma çok tuhaf bir soru-cevap karmaşası geldi her nasılsa.. hangi başlığa veya nereye yazacağımı da bilemedim. son çare ulusözlük dedim..

şimdi hemen üstteki entry'de "her zaman yanıtını bulamadığımız" denmiş. doğru, ya yanıt varsa ama o yanıt yanıt değilse aslında? yalnız şunu belirteyim ki, şöyle bi durumdan bahsetmiyorum:

2+2 kaç eder?
sigara paketi.

anlatabildim mi? yani öznel bir cevabın cevap olmaması durumu değil. veya "diyalog içerisinde sorunun hemen akabinde söylenmiş olması onu cevap yapmaz ki." falan da değil kafama takılan. cevap soruya verilecek ve konsept olarak "cevap" olacak.

şimdi... aşağıdaki diyalog iki kişi arasında geçiyor ve cevap (veya cevap olarak görünen) cümlesi sizce gerçekten bir cevap mı? yoksa değil mi? değilse ney ulan? eah! sizi soruyla başbaşa bırakıyorum.

- size bir soru sorabilir miyim?
+ sorunuza cevap vermek istemiyorum.

(cidden minik bi beyin encüklemesi yaşamaktayım, bir pm ile yoluma el feneri dahi olsa tutacak genç dimağlar! size söylüyorum, * abanın!) (düz mantık, komik dimağ, sen otur ve soluklanmaya devam et.)
soru, hakikate ulaşmak için açılan bir kapıdır..
ve bu kapıyı yalama yapmamak gerek!
tamam hoplayın, zıplayın, birbirinizin götüne şaplak atın, güzüne parmağınızı sokun ama soruları boşuna meşgul etmeyin.
sorunun bir ağırlığı ve bilhassa sorma şekli vardır. öyle olur olmadık konular hakkında ve saçma salak işler için kullanmayın soruyu. derdi olana, derman arayana bırakın soru sorma müessesini ve bilin ki soru sormak zor iştir, kutsaldır..

şimdi kaybolun!
+pardon, bir şey sorabilir miyim?
-evet.
+ne bu güzellik(!)

(bkz: kızlara atılan laflar)
tüm yanlışlıkları belli bir düzen içinde hakikate son sürat koşturan her şeydir.
soruyu kullanmayı bırakan insanoğlu artık insanlığından utanır oldu, çünkü o artık bir makina.
Bir şey öğrenmek birine yöneltilen ve karşılık gerektiren söz, yazı veya sual.
Sorulduğu ortamda tek değilseniz sırf başkasına da sorulmuş olma ihtimali var diye cevap verilmeyendir.
Hatta kısaca bana sorulmadı diye cevap verilmeyendir.

Söylediğim her Kelime için para ödüyormuşum gibi davranıyorum...
Bir kelime bir insanı ne kadar düşürebilir?
"Soru"yum mu deyince akla hemen boru gelir. Her haliyle hemde...

Ben. sordum soruyu soktum boruyu
Sen sorun soruyu soktun boruyu
O Sordu soruyu soktu boruyu
Biz. Sorduk soruyu soktuk boruyu
Siz. Sordunuz soruyu soktunuz boruyu
Onlar sordular soruyu soktular boruyu
diyalog unsurunun kırılma noktası. hiçbir soru cevap almak için sorulmaz. isim, yaş veya memleket gibi rutin sorulardan bahsetmiyorum. soruların geneli bir cevabı önceler. soruya cevap verildiğinin sanıldığı anlardaysa o soru değil bir geçmiş devreye girer. sorular bilinen bir bilinmezliktir. bilinmezliktir çünkü cevap olarak karşımızdan ne geleceğini bilmeyiz. soru karşımızdakini bilinmezleştirme gayretimizdir.
Boru sokma şekli kimi zaman.
3-6 yaş arası çocukların uyanık oldukları her dakika yetişkinlere yönelttikleri cümle biçimi.. Siz cevapladıkça yenisi gelecek.. Kısır döngü..
2 gun once birisi tayyip erdogan in harcadigi adamlar gibisinden bir baslik acmisti. O basligi bilen birisi mesaj yoluyla iletebilir mi bana?

Edit: imla
soru sormak bazen ulaşılmaya çalışılan, sorgulanan şeyin en büyük katili olabilir. soru, yöneltildiği kişinin ilgili konu hakkında gerekli cevabı verebilmesi için öncesinde düşünmesi ve onu olduğu şekliyle aktarmaya çalışması gerekiyor. ancak, kelimelerin yetersiz olduğundan bahsetmiştik; adlandıramadığımız, hislerin ve imgelerin birbirine karıştığı, zihnimizde "akıp duran şeyler"i anlatmaya kalktığımızda eksik , fazla veya başkaca aktaracağımızı biliyoruz. bunun yanında, sorgulanan şey, uzun da olsa, kısa da olsa, cevabın içeriğiyle tatmin edilemezdir. çünkü düşünmeye başladığımız an, sorgulanan şey'in mahiyetini zihnimizde kavramsallaştırmaya çalışıyoruz ve aslında tam bir cevap veremiyoruz. insanlara hep soru sorarım ve soru sorulmasının önemli olduğunu düşünürüm ama sorular aslında psikoloji testleri gibi hep daha fazla bir "ama bir de şu"yu gerektiriyor.
kalırsa bir soru kalır benden.
yanıtı var mıdır? bilmem.