bugün

Kafa ütüleyen müzik aleti. Evet.
(ses:#2895)
Yürekten geçip, dilin kifayetsiz kaldığı durumlarda gönül coşkusunu anlatan en güzel müzik aletlerinden biridir.
Hep sarısin bir kadin gibi gorurdum onu. ince belli, tatli dilli. Sevgine gore sevgisini gosterir.

Ama vazgectim.
Manevi bir güce sahip müzik aleti. Şu parça gayet hüzünlendirir insanı

https://youtu.be/QT4wGPma-dI
Zor calinandir.
Bazen huzur bazen hüzün her defasında alıp götüren muhteşem sesin sahibi alet.
Ne Ney Karşim.
Mevlana neyin hikayesini şöyle anlatır.

Peygamber damadı ali ye sırlar ifşa eder ve başkalarına anlatmasını aktarmasını yasaklar. Ali 40 gün kendine hakim olmayı başarabilir. Sonra kendini tutamayarak çöle gider ve bulduğu bir kuyuya sırları anlatır. Kısa süre sonra kuyudan bir saz biter bir çoban gelir sazı keser. Delikler açıp çalmaya başlar. insanlar ve hayvanlar hayranlık duyarak dinlemeye başlar. Ünü ağızdan ağıza peygambere kadar gelir. Peygamber çobanı çağırtır ve çalmasını rica eder. Dinleyenler kendinden geçer. Peygamber:

Bu ezgiler benim ali ye gizlice verdiğim sırların yorumudur der.

Biri çekip aldı beni çamurdan
Biri geldi başımı kesti.
Biri dokuz yara açtı bedenimde
Benzimi sararttı içimi deşti.

Biri aşk ateşi kattı canıma
Savrulup durdu küllerim.
Biri adem dedi adıma
O günden beri inlerim.

Çok yerde yakardım
Çok yerde sustum
Ehli dert olana gönülden dost
Adem in sırlarını nefeste duydum.
Ayrılık hasmım benim
Ben aşka mecburum.

Ayrılıktan parçalanmış bir kalp isterimki;
Derdimi açayım ona.
Ayrılıktan yağmalanmış bir yar isterimki;
Kucaklayayım.
Kuyusunda yusuf un
Eyyüb ün sabrındayım.
Bir nefes şu garibe
Mevlana yurdundayım.

Kimi kendine dost bildi beni
Kimi yar deyip döktü derdini
Kimi sevdasına ortak etti ama
Benim rüzgarlarımda hep keder.

Feryadımın esrarını kendinden bilen gönül
Sazlıktan koparılan kamışın ahı budur.
Var şimdi dertlen var şimdi üzül.
Benden ala yalnız yok.
Şimdi aşk bana mecbur.

Mevlana celaleddin rumi
özellikle 1 senedir trance dediğimiz türde de kendine yer bulmaya başladı. tabi bunda trance muzikteki araplarında etkisi büyük. aly and fila, john askew, ahmed romel gibi isimler bile bu ney sesi veya tassavvufi, orieantalist, dinsel tonlar dediğimiz ritimleri parçalarında ve setlerinde kullanmaya başladılar. açıkçası uplifting trance'da çok iyi bir bütünlük oluşturuyor.

örnek olarak: 1. ve 2. dk aralığı ve sonrasındaki o bahsettiğim bütünlük... ahmed romel - kenopsia

https://www.youtube.com/watch?v=nXaQ4KAS2Pk

ve tabi bunuda atlamayalım. aly and fila utrecht setinden.

0:00 0:49
huzur ve hüzün duygusunu bir arada verebilen nadir çalgılardan birisidir. üflemeye yeteneğimin olmaması içimde hep ukte'dir.
osmanlı padişahı 3. selim' in ustalıkla çaldığı ve kendisine saldıranlara karşı kendini savunurken kullandığı müzik aleti.
benim neyi i komşu teyze sopa zannedip kırdı. o günden bu güne ney almaya korkuyorum.
tasavvuf edebiyatında “ney” çalgısının hazin bir hikayesi vardır. neyin yapılışını tarif eden sufîler, bir kamışın içinin ateşle yakılarak oyulduğunu ve bu işlem sırasında kamışın yüreğine bir kor düştüğünü söylerler. bu yürek yangınını inleyerek dillendirdiği için neyin sesi bu kadar güzeldir. aslında burada bir benzetme ilgisi vardır ve olayı anlatmak için böyle mecazlı bir benzetme ilgisi kurulmuştur. yani kamışın yüreğinin yanması ve sesinin bundan güzel çıkması bir metafordur.
insan sesine en benzer üflemeli müzik enstrumanı o kadar sarmadı ama ferhat ile şirin dizisi ara fonlarından.
Ömer baba ile özleştiririm hep. Hey gidi vadi hey.
Şaşkınlık ile refleks olarak sorulan soru.
görsel
Heves edip alacaktım. Bir kaç youtube videosu izledikten sonra hevesim tamamen kaçtı. Anladığım kadarıyla yapımında bir standart ne yazık ki oturtulamamış. (işiniz neyi yapan kimsenin insafına kalmış.) Doğal bir malzemeden (kamış) yaparsan standart tutturamazsın tabi. Ney yapımı için hazırlanmamış pvc ile de oturtamazsın. Ne ile oturtursun? Sırf bu iş için, ney yapımı için özel kompozit malzemelerle standart oturtabilirsin. Ahşap kompozit olabilir, metal kompozit olabilir, cam kompozit olabilir. Seramik kompozit bir malzeme de olabilir. Bilemiyorum. O malzeme ne pvc ne de kamış. O malzeme kompozit bir malzeme. O malzeme bulunmadan, o malzemeye özel bir üretim yapılmadan Neyde bir standart oturtulamaz. Hatta o kompozit borular fabrikalarda üretilecek. Son kullanıcı olarak alacam neyi açıp kendim yapacağım değil mi? Zor.. o yüzden bu sevdadan da vazgeçtim. Blokflüte devam *
Ney değil zurnadır o.
görsel
Ney tasavvuf ehli için önemli bir sazdır. insan-ı Kâmil’i sembolize etmektedir, Ney. O da, kâmil insan ile aynı kaderi paylaşmaktadır adetâ. insan nasıl, aslî vatanı olan, sonsuz rahmet , esenlik ve güzellikler diyarı olan cennetten dünyaya indirildiyse, ney de anavatanı olan kamışlıktan kopartılmış, uzaklaştırılmıştır.

Ney’in özlemi kamışının kopartıldığı an başlar. Arkeologlar bunun sadece beş bin yıllık kısmını belgeleyebilmişlerdir. Sümerlilerin milattan önce 2800-3000 yıllarında imal ettikleri “na” veya “nay” adını verdikleri müzik aleti (ki bu isim Farsça’ ya ney olarak geçmiştir) bugün ABD’ de Philedelphia
Üniversitesi Müzesi’nde sergilenmektedir. Ney’in derdi ve feryâdı bu kadar kadimdir işte

Tasavvuf musikimizin baş sazı ve insan-ı kâmil’in sembolü olan ney, sarı renkli, sert ve sık lifli kamıştan yapılır. Başka bölgelerde de ney için uygun saz bulunsa da Asi ve Nil nehri kıyılarında yetişen sazlar ney için en makbul olanlarıdır. Ney yapılacak kamışın dokuz boğum olması şarttır. Kim bilir belki de akla gelen her şeyin ağızdan çıkmamasına, her sözün ağızdan kolayca çıkmamasına, lafla söz birbirine karışmamasına bir sembol, bir işâret olsun diye, ve bir de belki her ciğeri olanın “nefes”i ney’e yetişmesin diye dokuz boğumlu yapılır ney ... Neyden ses çıkarabilmek bile özel bir terbiyeden geçmeyi gerektirir. Çünkü kaal ehlinin değil hal ehlinin işidir neyzen olmak. Neyin nidasına, özlemine “nefes” yetiştirebilmek kolay değildir. Zaten eskiler “ney üflenmez, üfletir” diye boşuna söylememişler.
ses çıkarmanın zor olduğu söylenen, fakat her eline alanın da birkaç denemede öttürdüğüne denk geldiğim müzik aleti. insanlar mı çok yetenekli, bu bilgi mi yanlış, yoksa o ses bu ses mi değil emin olamadım.
Duyduğum en tahammül edilmez mıymıy sesi çıkaran çalgı.
Baygın baygın ağır aksak içimi bunaltıyor.
Bir dönem çok moda olmuştu.
Sitede yan bina da oturan komşu balkonda 1 ay uyan ey gözlerim derin uykudanı çaldı.
iyi bir insan olarak tahammül ettim.
Sonra uyardım.
O da bana tepki gösterdi.
Sonra elimden zor aldılar pezevnki.
Bazı yazarlar ney için, ney sevenler ve üfleyenler için hakaretler etmişler, çirkin sözler söylemişler. Ney için yüzyıllardır tasavvufi eserlerde yapılan benzetmeleri, kullanılan edebi sanatları şirkle özdeşleştirmişler. Neyle ilgili söylenenler, ya teşbih (benzetme) dir, ya mecâzdır, ya da temsildir. Yâni şirkle uzaktan yakından alakası yoktur. Üstelik bu edebi sanatlar Kur'an-ı Kerim'de, peygamber efendimizin sözlerinde, islam alimlerinin anlatımlarında da geçmektedir. "müşrik", "kâfir", "münafık" gibi ifâdelerin de bu kadar kolay, ucuz, rahat kullanılmaması gerektiğini düşünüyorum. mevlânâ celâleddin-i Rûmî, şeyh galib, ismail hakkı bursevi gibi zat-ı muhteremler, kullandıkları ifâdelerde şirke, küfre, nifaka düşmemeye özen göstermeyecekler de kim gösterecek?
zurnanın kardeşi.