bugün

Her zaman oldugu gibi degerini kıymetini bilemedigimiz turk ulusunun gelmiş gecmiş en buyuk sairi.
yuce buyuk onder turk sairi.. siirleri ile toplumsal gercekcilik akimina onderlik yapmistir.
"çocuklar inanın inanın çocuklar" şiirinin tribünlerde tekrardan söylenmeye başlanmasyıla tekrar gündeme gelen ünlü şairimiz
josef stalin için yazdığı şiir

taştandı tunçtandı alçıdandı kâattandı iki santimden yedi metreye kadar

taştan tunçtan alçıdan ve kâattan çizmeleri dibindeydik şehrin bütün meydanlarında

parklarda ağaçlarımızın üstündeydi taştan tunçtan alçıdan ve kâattan gölgesi

taştan tunçtan alçıdan ve kâattan bıyıkları lokantalarda içindeydi çorbamızın

odalarımızda taştan tunçtan alçıdan ve kâattan gözleri önündeydik

yok oldu bir sabah

yok oldu çizmesi meydanlardan

gölgesi ağaçlarımızın üstünden

çorbamızdan bıyığı

odalarımızdan gözleri

ve kalktı göğsümüzden baskısı binlerce taşın tuncun alçının ve kâadın
"ilk önce kim kime metin ol kardeşim diyecek.
ilk önce kim kime baş sağlığı dileyecek.
hepimizindi o, hepimizindir.
yoldaşlarım acınızı duyuyorum
sizin duyduğunuz gibi tıpkı.
aynı şiddetle kardeşlerim.
hüngür hüngür ağlamak geliyor içimden.
seviyorum onu
marksı, engelsi, lenin;i sevdiğim gibi, sevdiğimiz gibi.
aynı muhabbetle, aynı hürmetle."

stalin gibi bi herifin öldüğü gün kendisi için yazdığı bu şiirle biraz kendisinden beni soğutan ( benim soğuyup soğumamam çok önemli ya!!) şair.Ama şiirleri süperdir şiirin babasıdır o ayrı severim şiirlerini...
kanımca kurtuluş savaşını ve milli mücadeleyi onun dilinden ve yüreğinden okumak , anlamak gerçekten doyumsuzdur .
(bkz: kurtuluş savaşı destanı) isimli çalışmasıyla da nesirde de harikalar yaratabileceğini göstermiştir büyük şair .
ayrıca kuru ,kafatası milliyetçiliği yapan kişilerin kişilerin niye kurtuluş savaşıyla ilgili tek bir yazılı anlatımı yoktur sorusu tam bu sırada nazım'a atılan vatan haini çamurunun uçurumunda kendine yer bulur !
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyorhâlâ.
amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi hikmet.
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyorhâlâ."
bir ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
kapkara haykıran puntolarla,
bir ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında amiral vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, amerikan amirali
amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi hikmet.
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyorhâlâ."
evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, amerikan üsleri, amerikan bombası,
amerikan donanması, topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
nâzım hikmet vatan hainliğine devam ediyorhâlâ.
(bkz: nazım hikmet ran)
bir sene gsl'de okumuştur.

"yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine" beytinin sultaniyi özetlediği söylenir.
bu insancığın dedesi zamanında nufüzlu bir polonyalı yahudinin yanına adi işçi olarak girmiştir. sonrasına nazım hikmetin babası doğmuştur. nazım hikmetin babası da osmanlıda paşa olarak görev yapmıştır, bu yahudinin sayesinde. nazım ın babası ne yapmıştır? vatana hainlik yapmıştır. oğlunun babası...
ayestefanos antlaşmasını osmanlıyı temsilen giden heyette yer alan nazım ın babası bu antlaşma ilerki planda bizim için kârlı diyerek, osmanlıyı bilerek arkadan vurmuştur.
(bkz: ailece vatan hainleri)
Rusların ziyaret için gelenlerden girişte "Giriş ücreti" aldığı mezarlıkta ebedi uykusunda bulunan ve Türkiye Cumhuriyeti'nın gerek devleti gerekse vatandaşının adam gibi sahiplenemediği yücelik.
(bkz: akrep gıbısın kardesım)
herkezin vatan haini sanmasına rağmen daha çocuk yaşta evden kaçıp kuvayi milliyeye katılan ve vatanı için savaşan büyük şairdir... fikirlerini benimsememekle beraber kimsenin vatanseverliğini sorgulayamayacağı büyük bir insandır. herşey olduğu gibi bu konuda hep saklanır, çarpıtılır... bizi gereksiz kavgalara iterler ve asıl fotoğrafa bakmak yerine bir köşesinde uğraşırız...
3 haziran 1963 te vefat eden büyük türk şairi. bugün 43. ölüm yıldönümüdür. anıyoruz..

vefatı üzerine yazılmış bir şarkı ona en büyük hediye olur sanırım.

gece leylak ve tomurcuk kokuyor
yaralı bir şahin olmuş yüregim
uy anam anam, haziranda ölmek zor
calışmışım onbeş saat
tükenmişim onbeş saat
yorulmuşum, acıkmışım, uykusamışım
anama sövmüs patron
sıkmışım dişlerimi
islıkla söylemişim umutlarımı
sıcak bir ev özlemişim
sıcak bir yemek
sıcacık bir yatakta unutturan öpücükler
cıkmışım bir dalgadan, vurmuşum sokaklara
sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sarı sarı yapraklarla dallarda
insan iskeletleri
gece leylak ve tomurcuk kokuyor
'uyarına gelirse tepemde bir de çınar' demiştin yıllar önce
demek ki on yıl sonra
demek ki sabah sabah
demek ki manda gözü
demek ki
sile bezi
bir de memedin yüzü
bir de saman sarısı
bir de özlem kırmızısı
demek ki göçtü usta
kaldı yürek sızısı
yıllar var ter içinde taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına
3 haziran 63u
bir kırmızı gül dalı egilmiş üstüne
bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta
okşar yanan alnını nazim ustanın
bir kırmızı gül dalı egilmiş üstüne
bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta
yatıyor oralarda
bir eski gömütlükte
yatıyor usta

gece leylak ve tomurcuk kokuyor
geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
suramda bir kuş ötüyor.
haziranda ölmek zor..

(bkz: grup yorum)
(bkz: haziranda ölmek zor)
43. ölüm yıldönümünde saygıyla andığımız büyük türk şairi.
hala türkiye cumhuriyeti vatandaşı sayılmasa da türkiye cumhuriyeti vatandaşları arasında en çok sevilen, okunan yazar/şairdir. ölümünün üzerinden 43 yıl geçmesine rağman nazım hikmet vatan hainliğine devam ediyor'dur.
büyük türk nihal atsiz kendisinden nazım hikmetof diye bahseder.. zat-ı muhteremin büyük rus hayranlığını görünce atsiz ata'ya hak vermemekte elde değil..
olumunun 43. yılında bile hala kendisini anlayamanlar olması uzucu olan sanatcı
"nazım hikmet memleket
memleket nazım hikmet
kafiye icin yazmadık
hasret sana memleket"
RADYOAKTiViTELi YAĞMURLAR ÜSTÜNE

Kapayın pencereleri sımsıkı,
çocukları sokaklara bırakmayın,
yağmurlar ölüm taşıyor tohumlara,
paslı yağmurlar yağıyor.

Yağmurları temizlemeli,
yine gümüş gibi parlatmalı yağmurları,
yağmurlar yine yalnız güneşi taşısın tohumlara,
çocuklar yine koşabilsin yağmurların içinde,
pencereleri yağmurlara açabilelim yine.
(bkz: 23 sentlik asker)
Atatürk den sonraki en büyük Türk. *
(bkz: romantik komünist)
bir türlü türk vatandaşlığına alınmayan, en büyük türklerden biri .(yasa çıkmazmış çıkarsa bundan faydalanan çok kanunsuz olurmuş, bu kadar büyük bi insan için anayasa tekrar yazılır şahsımca.) (devlet büyüklerimizin kendi menfahatleri için çıkarttığı, hersefirinde oy çokluğu ile kabineden geçen yasalar ya paçalarını bir beladan kurtarmak yada maddi çıkarları için kullanılıyor.)

(bkz: Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.)
(bkz: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK)
büyük şair, daha ortaokula giderken bana hayata nasıl bakmam gerektiğini öğretmiş büyük düşünür, dünyanın en güzel, en çileli aşklarını yaşamış büyük aşık.

öptü beni "bunlar kainat gibi gerçek dudaklardır" dedi
"bu ıtır senin icadın değil, saçlarımdan uçan bahardır" dedi
"ister gökyüzünde seyret ister gözlerimde,
körler onları görmese de yıldızlar vardır" dedi.
iyi ki vardın mavi gözlü dev ve iyi ki aşık oldun vatanına ve kadınlara, yoksa biz bu güzellikleri hiç bir zaman göremeyecektik. bizden uzakta yaşamak zorunda bırakıldığın için mutsuz olsan da bu topraklarda her zaman yaşadın, yaşatıldın ve yaşatılacaksın.

ben yanmazsam
sen yanmazsan
nasıl çıkar karanlıklar adınlığa.
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak..
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...**