bugün

kıbrıs, 2. selim zamanında, 1571 yılında venedik cumhuriyetinden alınmıştır. adada 308 yıl boyunca türk yönetimi egemen olmuştur. 1877-1878 osmanlı-rus savaşını osmanlı devleti kaybedince, bir rus ordusu tuna'yı atlayıp yeşilköy havaalanına kadar gelmiştir. diğer bir rus ordusu da kafkasları aşarak trabzon'a kadar olan doğu karadeniz bölgesini işgal etmiştir. boğazların tehlikeye girdiğini, bu yoldan rusya'nın akdenize ineceğini ve böylece hindistan yolunun tehlikeye gireceğini gören ingiltere ise babıali'ye bir teklif sunmuştur. bunun sonucunda osmanlı devleti 4 haziran 1878 tarihinde ingiltere ile istanbul antlaşmasını imzalamış; rusya, batum, ardahan ve kars'ı işgal altında tuttuğu sürece osmanlı devletini savunma yükümlülüğünü ingiltere üstlenmiştir. buna karşılık da osmanlı devleti, ingiltere'nin kıbrıs'a asker çıkarmasına ve adayı idare etmesine izin vermiştir. ancak adanın mülkiyeti osmanlıda kalmıştır. 1 temmuz 1878'de ise ilk anlataşmaya ek olarak başka bir antlaşma daha imzalanmıştır. buna göre de, rusya, kars ve ermenistan'da işgal ettiği yerleri boşalttığı takdirde ingiltere de adayı boşaltacaktır. böylece ingiltere, kiracı olarak kıbrıs'a çıkmıştır.

birinci dünya savaşında osmanlı devleti müttefik devletler safında savaşa girmiştir ve bunun üzerine de ingiltere 5 kasım 1914'te yayınladığı "krallık konseyi emirnamesi" ile kıbrıs'ı ilhak ettiğini ilan etmiştir. osmanlı savaşı kaybetmiş, ardından gelen kurtuluş savaşı sonucunda konunun lozan'da görüşülmesine karar verilmiştir. lozan'ın 20. maddesine göre türkiye, ingilyere'nin kıbrıs'ı ilhakını tanımıştır. böylece kıbrıs'ın egemenliği hukuken ingiltere'ye geçmiştir.

konunun özü şu aslında; kıbrıs, tarihi boyunca hiçbir zaman yunan adası olmamıştır. buna karşılık iskan politikası sonucunda osmanlı adaya rumları göç ettirmiştir ve zamanla rum nüfusu türk nüfusunun 5 katına çıkmıştır. yalnızca bu sebepten dolayı rumlar adanın yunanistan'a bağlanması gerektiğini iddia etmiştir. ve bundan dolayı da adanın sahibi olan ingiltere'yi bıktırıp adayı terketmelerini sağlamak için çeşitli örgütler kurmuştur. *

ikinci dünya savaşından sonra pek çok sömürge self-determinasyon sonucu bağımsız olmuştur. rumlar da bu hakkın kendilerine verilmesi gerektiğini söylemiştir. lakin self-determinasyon kadar geçerli olan bir başka ilke de "ahde vefa" ilkesidir; imzalanan antlaşmalara uyulmalıdır. yürürlükte olan lozan bu bağlamda önemlidir.

türkiye de bundan dolayı, kıbrıs'ın egemenlik haklarını ingiltere'ye devrettiğini, eğer ingiltere adayı boşaltacaksa adayı eski sahibine yani türkiye'ye vermesi gerektiğini söylemiştir. ancak buna rağmen rumlar ısrarlarını sürdürmüş ve 1954'de konuyu birleşmiş milletler'e taşımışlardır. lakin ingiltere de self determinasyon hakkının herkese verilemeyeceğini söylemiş, rumlar yine bir sonuç elde edememiştir.

1960'da bir kıbrıs devleti kurulana dek yaşanan sorunlar kısa ve özet olarak böyledir. bu bağlamda, sorunun kökenine baktığımızda, gayet objektif bir şekilde değerlendirildiğinde dahi haklı olan taraf türkiye'dir. yunanistan'ın adada hak iddia etmesi için geçerli bir nedeni yoktur.

edit: tamamiyle el emeği göz nurudur, alıntı değildir.
(bkz: nalet olsun)
türkiye'nin sorunlarını sürüncemede bırakma geleneğinin yavru versiyonudur.
üzerinde araştırma yapmadan, düşünülmeden konuşulmaması gereken bir konudur.

Ulus Bakerle Kibrisin siyasi tarihi uzerine 19 Agustos 2003 tarihinde Aras Ozgun tarafindan yapilmis bir video soylesisini dinlemek konuya giriş açısından faydalıdır.

http://www.youtube.com/watch?v=e1Y0m4bhdNg

(bkz: bir siyaset meydanı olarak uludağ sözlük)
bitmeyecek sorun.
el kadar ülkedeki avuç kadar insanın, ingiltere'nin 'böl ve yönet' politikası sonucu birbirine düşman kesilmesi ile başlayan süreçtir.
kktc, türkiye ye bağlanmadan bitmeyecek olan sorun. ya da abd oraya da barış götürecek.
dış politikada 0 da 0 el var 0 olarak devam eden hiç bir başarısı olmadığı halde yandaş medya tarafından şişirilen akp ve ahmet davutoğlunun yine kolaya kaçarak rumlarla türkleri tek bir ülke olarak birleştirelerek çözmeye çalıştığı sorundur.
KIBRIS SORUNUNUN KAPSAMLI
ÇÖZÜMÜ iÇiN
ANLAŞMA TEMELi


KIBRIS SORUNUNUN
KAPSAMLI ÇÖZÜMÜ

Bizler, Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin demokratik olarak seçilmiş liderleri, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin himayelerinde yürütülen ve her bir tarafın bir diğerinin siyasi eşiti olarak sadece kendisini temsil ettiği ve başkasını temsil etmediği müzakereler yoluyla Kıbrıs Meselesini tüm yönleriyle aşağıda kapsamlı şekilde belirtildiği gibi özgürce çözmeye karar verdik:

Madde 1 Kuruluş Anlaşması

1. Ekte sunulan Kuruluş Anlaşması’nın1 ana maddeleri ve ilaveleri’nde özellikle işaretlenmiş bölümleri ve <parça devletler> arasındaki sınırları belirleyen harita üzerinde anlaşmaya varılır. Taslak ilaveler bir bütün halinde 28 Şubat 2003 tarihinden geç olmamak kaydıyla tamamlanacak olan anlaşmanın temeli olarak kabul edilir.

2. Tüm Taslak ilaveler ekte sunulan tedbirler eşliği ve yardımıyla sonuçlandırılır.2

3. Genel Sekreter anlaşmanın tamamlanma sürecinin sonuçlarını tasdik etmeye ve anlaşmanın sonuçlandırılması için, zaruri olması halinde önerilerini dahil etmeye davet edilir.

4. Sonuçlandırılmış Kuruluş Anlaşması, Avrupa Birliği’ne katılım konusu da dahil, kurulacak yeni düzenin hayata geçirilmesiyle ilgili diğer belirtilen hususlarla birlikte her iki tarafça 30 Mart 2003 tarihinde referanduma sunulur.

5. Kuruluş Anlaşması ayrı ayrı ve eşzamanlı yapılacak referandumlarda onaylanmadığı taktirde hükümsüz ve geçersiz olur ve işbu kapsamlı çözümde öngörülen taahhütlerin başka hiçbir yasal etkisi kalmaz.

Madde 2 Kıbrıs’ta kurulacak yeni düzenle ilgili hususlara ilişkin Antlaşma

Kuruluş Anlaşması’nın yürürlüğe girmesini müteakip, Genel Sekreter’in daveti üzerine ve kendisinin (veya temsilcisinin) de hazır bulunmasıyla Kıbrıs’ın iki Eş başkanı ekte sunulan Antlaşma’yı3 Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık ile birlikte imzalar, ve sözkonusu Antlaşma Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 102. maddesi uyarınca uluslararası bir antlaşma olarak kayda geçirilir.

Madde 3 Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne karar için sunulacak hususlar

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Güvenlik Konseyi’nden ekte belirtilen kararların alınmasını istemeye davet edilir.4

Madde 4 Avrupa Birliği’ne katılım şartları

Avrupa Birliği’nin 24 ve 25 Ekim 2002 tarihlerinde Brüksel’deki Avrupa Konseyi kararlarında belirtildiği üzere kapsamlı bir çözümün hükümlerini kabul etme ve uygulanışına yardımcı olma istekliliğini müteakip, ekteki Protokol’un Kıbrıs'ın Avrupa Birliği’ne katılım şartlarını belirleyen Antlaşma’ya eklenmesi ve sözkonusu Protokol’un Kopenhag’daki Avrupa Konseyi kararlarına ilave edilmesinin Avrupa Birliği’nden talep edilmesi kabul edilir.5

Glafkos Klerides Rauf Denktaş
Kıbrıs Rum tarafı adına Kıbrıs Türk tarafı adına

***

Elen Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti ve Büyük Britanya ve Kuzey irlanda Birleşik Krallığı, Kıbrıs sorununun sözkonusu kapsamlı çözümünü kabul eder ve Kıbrıs’ta kurulacak yeni düzenle ilgili hususlara ilişkin ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 102. maddesi uyarınca uluslararası bir antlaşma olarak kayda geçirilecek ekli Antlaşma’yı6, Kıbrıs’la birlikte imzalama yükümlülüğü altına girer.


imza imza imza
Elen Cumhuriyeti Büyük Britanya ve Türkiye Cumhuriyeti
Kuzey irlanda Birleşik Krallığı

***

Şahit

Kofi A. Annan
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri
siyasiler tarafından ''kıbrıs sorunu yoktur, rum sorunu vardır'' diye düzeltilip durulacak sorundur.
1571 yilinda Venedikliler'den alindi. 4 Hazirab 1878 yilinda Kibris 25 yilligina Ingilizler:e kiraya verildi. I. Dunya Savasi icerisinde Ingiltere Kibris'i kndi topraklarina kattigini ilan etti. Lozan Baris Antlasmasi ile Kibris'in Ingilizler'e ait oldugu kabul edildi. Ingiltere'nin (bkz: 1954'ten itibaren Kibris'tab cekilmesi uzerine Adadaki Rumlar Turkleri katletmeye baslayinca Turk-Yunan iliskileri bozulmaya basladi.) Rumlarin adayi Yunanistan'a katmak (ENONIS) icin (bkz: Turkleri katletmeye baslamari uzerine Turkiye, Yunanistan ve Ingiltire arasinda 11 Subat 1959'da Zurih Antlasmasi imzalanarak bagimsiz Kibria Cumhuriyeti'nin kurulmasi kararlastirildi.) 19 Subat 1959'da Turkiye, Yunanistan, Ingiltere, Kibris Turk ve Rum topluluklarinin temsilcileri (bkz: Londra Antasmasi)'yla bagimsiz Kibris Cumhuriye'tinin kurulmasini kabul ettiler. Yunanistan'in (bkz: ENOSIS)'i gerceklestirmwk icin tekrar harekete gecmesi uzerine Turkiye, Zurih ve Londra antlasmalarindan dogab garantorluk hakkina dayanarak 20-22 Temmuz ve 14-16 Agustos 1974 yilinda Adaya asker cikardi. Boylece Turklerin can ve mal guvenligi saglandi. (bkz: 1975 yilinsa Kibria Turk Federe Devleti, 15 Kasim 1983 yilinda ise, bagimsiz Kuzey Kibris Turk Cumhuriyeti kuruldu).
Ab'ye girmek için açılması gereken 14 fasla engel oluşturmaktadır.
ver kurtul'cu zihniyetle çözülemeyecek sorundur.
Sik kurtulci zihniyet ile çözülmesi gereken sorun.
bugün bu sorunu çözmeye yanaşmayan rum tarafı, yarın türkiye nin kendi çözümünü kabul etmek zorunda kalacak.
türkiyenin adanın güneyini bombalayıp dağı taşı dümdüz etmesiyle çözüme kavuşacak olan sorundur.
görsel
görsel
görsel
görsel
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı: “Federal hükümete verilecek yetkiler hemen hemen tamamlandı”
--spoiler--
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, "Bugüne kadar yürüttüğümüz çalışmalarla şu noktaya vardık; federal hükümete verilecek yetkiler hemen hemen tamamlandı. Net bir şekilde bu yetkiler kaleme alındı. Federal seviyede alınacak olan kararlarda Kıbrıslı Türklerin onayının aranması çeşitli düzenlemelerle büyük oranda temin edildi" dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 17 aylık müzakere sürecinde sağlanan ilerlemeler ve isviçre'de 7-11 Kasım tarihleri arasında yapılacak görüşmelerle ilgili, 7 televizyon kanalında canlı olarak yayınlanan programla halka bilgi verdi.
2 SAATLiK PROGRAM RUMCA TERCÜMEYLE EŞ ZAMANLI YAYINLANDI
Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları, Rumca simültane tercümeyle eş zamanlı olarak yayınlandı. Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan canlı yayın yaklaşık 2 saat sürdü.
isviçre görüşmeleri öncesinde iki tarafın bilgilendirilmesinin birlikte yapılabileceğini, son buluşmalardan birinde Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis'e bunu “Vardığımız mutabakatları kamuoyuna birlikte açıklayalım” şeklinde teklif ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, Anastasiadis'in bunu uygun görmediğini belirtti. “Bu nedenle ayrı ayrı oldu ama aynı gün olmasını ben istedim” diyen Akıncı, saatlerin çakışmasını da uygun görmediğini herkesin hem onu hem kendisini dinlemek isteyeceğini düşündüğünü, nitekim bazı kanalların Türkçe tercüme ile Anastasiadis'in söylediklerini verdiklerine dikkat çekti. Akıncı, “Onun düşüncelerinin de bizim topluma yansıması olumludur diye düşünüyorum” dedi
ERDOĞAN iLE GÖRÜŞME
istanbul üzerinden isviçre'ye 16 kişilik bir heyetle gideceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, BM'nin kontenjanının otelde ayrılan yerin de bu kadar olduğunu, basının ayrı yerde olacağını söyledi.
Süreçte Türkiye ile istişare içinde yürüdüğüne işaret eden Akıncı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile istanbul'da görüşeceğini, müzakere heyetinin de dün Ankara'da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve bürokratlarla görüşmesi olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı müzakerelerde gelinen nokta konusunda yaptığı kısa sunuma, Mecliste bulunan tüm partilerin onay verdiği 11 Şubat 2014 belgesinin çerçevesi içerisinde, iki bölgeli iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı bir federasyonun müzakere edilmekte olduğunu söyleyerek başladı.
Akıncı, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Bunun tek bir egemenliği ve tek bir uluslararası kimliği olacak. Bu egemenlik Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlardan eşit olarak kaynaklanacak. Federal hükümetin yetkileri Anayasa tarafından belirlenecek. Anayasada artık yetkilerin kurucu devletler tarafından kullanılacağı da belirlenecek. Eşit statüde iki kurucu devlet söz konusu olacak. Bu kurucu devletler tüm yetkilerini federal hükümetin müdahalesi olmaksızın tamamen ve geri döndürülemez şekilde kendileri kullanacaklar. Halkımızın daha iyi anlayabilmesi için bir merkezi hükümet olacak onun organları olacak ama iki tane de kurucu devlet olacak. Biri kuzeyde biri güneyde onlar kendi artık yetkileri çerçevesinde fonksiyon yapacaklar onların da ayrı meclisleri, hükümetleri, yargı organları polis teşkilatları her şeyleri olacak. Hatta uluslararası anlaşma yapma yetkileri bile olacak belli spesifik alanlarda. Bir de merkezi hükümet olacak. Merkezi federal hükümet ve kurucu devletin birbirleri üzerine otorite kurmayacaklar. Kimse kimsenin yetki alanına müdahale edemeyecek. Kurucu devletlerin yasalarını federal devlet ihlal edemeyeceği gibi, kurucu devletler de federal devletin yasalarını ihlal edemeyecek. Federasyonun bu iki bölgeli iki toplumlu yapısı ve AB'nin üzerine inşa edilmiş olan ilkeler adanın bütünü üzerinde geçerli olacak. Bunlar 2014 mutabakatının temel unsurlarıdır. Biz bu çerçevede bugüne kadar yürüttüğümüz çalışmalarla şu noktaya vardık; federal hükümete verilecek yetkiler hemen hemen tamamlandı. Net bir şekilde bu yetkiler kaleme alındı. Federal seviyede alınacak olan kararlarda Kıbrıslı Türklerin onayının aranması çeşitli düzenlemelerle büyük oranda temin edildi. Anayasada federal yetki olarak sıralanmayan tüm konuların artık yetkiler olarak kurucu devletlere ait olacağı benimsendi ve bu yetkilerin kurucu devletlerin kendi topraklarında münhasıran ve özgürce icra edileceği konusunda mutabakat sağlandı.”
“BAŞKAN VE BAŞKAN YARDIMCISI BAŞKANLIĞI SiMGELEYECEK”
Siyasal sistem konusunda başkanlık sisteminin geçerli olacağı bu dönem karara bağlanmış olan diğer bir unsur olduğuna da dikkat çeken Cumhurbaşkanı Akıncı, federal yapılanmada, federal yürütme, federal yasama ve federal yargı söz konusu olacağını kaydetti. “Başkan ve başkan yardımcısı başkanlığı simgeleyecek” diyen Akıncı, başkan ve başkan yardımcısının dahil olacağı Bakanlar Kurulu'nun sayısı ile ilgili ise henüz bir sonuca varmadıklarını söyledi.
Bakanlar Kurulu sayısının Annan Planı'nda 4'de 2 olduğunu hatırlatan Akıncı, bunun 6'ya 3 olma ihtimali de bulunduğunu vurguladı. Akıncı, “Biz başkan ve yardımcısının da kararlarda oy kullanmasını arzu ediyoruz ancak Rumlar bu konuda çekimser davranıyorlar. Çünkü başkan ve yardımcısı da oy kullanırsa 7'ye 4 gibi bir rakam çıkıyor. Bunun 6'ya 3 kalmasından yanalar. 1960 anayasasındaki 7'ye 3'den daha iyidir diyorlar. Nasılsa bakanların 3 tanesini eğer o dönemde Türk ise başkan yardımcısı atayacak. Eğer o dönem Rum ise 6 tanesini de Başkan atayacak. Onların nasılsa bakanlar başkanları dinlemek zorundadır gibi bir yaklaşımları var. Bizim yaklaşımımız net olarak şudur; katıldıkları toplantılarda kararlarda niye onların da oyu olmasın. Onu anlamakta zorluk çekiyoruz” dedi.
Bir başka uzlaşma olan konunun daha bulunduğunu ifade eden Akıncı, “Başkan ve Başkan Yardımcısı bazı önemli konularda, dış ilişkiler, savunma, polis ve güvenlik gibi konularda ortak karar alacaklar, federal parlamentoda kabul edilen bir yasayı birlikte veya ayrı ayrı yeniden tezekkür edilmek üzere federal parlamentoya iade hakları olacak” şeklinde konuştu.
“DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIK MUTLAKA OLMALI”
Dönüşümlü başkanlık konusuna da değinen Cumhurbaşkanı Akıncı şöyle konuştu:
“Dönüşümlü başkanlık Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin iki temel unsurundan biridir ve mutlaka olmalıdır. Henüz tam net bir uzlaşma yok ama bir çözüm olacaksa bu konuyu da içerecek. Bunun kabul edilmemesi halinde anlaşma metninin Kıbrıslı Türkler tarafından onay görmeyeceğini bir Kıbrıslı Türk Lider olarak, halkın seçtiği cumhurbaşkanı olarak çok iyi biliyorum. Bunu saklamakta gereklilik yok, Bu konuda net pozisyonumuz budur.”
KARARLARDA ETKiN KATILIM
Kararlara etkin katılım konusu da olduğunu belirten Akıncı, bakanlar kurulunda başkan ve başkan yardımcısının oy hakkı olmayacaksa bir bakanın mutlaka oy hakkı olması konusunda bir sıkıntı olmadığını, bunu kurullarda da istediklerini söyledi. Kurullarda en az bir üyenin olumlu oyunun olmasını istediklerini ifade eden Akıncı, kurullarda kiminde eşitlik olacağını kiminde eşitlik olmayacağını, bunlarda büyük ihtimalle ikiye bir oranı olacağını kaydetti.
Akıncı, “Diyelim bir kurul var. Örneğin rekabet kurulu diyelim. Altıya üçtür diyelim. Eğer basit çoğunlukla kararlar alınacaksa kararlar, bir Kıbrıslı türkün katılımı olmayacaksa öyle bir nokta olabilir ki çok çok ters bir şeydir ve Kıbrıslı Türklerin buna topyekun bir karşı çıkışı vardır. Eğer siz bir oyun bile verilmesini kabul etmezseniz demek ki orada Kıbrıslı Türkler açısından çok sakıncalı bir durumu bile bile göz göre göre geçirmek niyetindesiniz. Böyle bir durumda federasyonun temellerine dinamit koyarsınız. Katılımcılığı öldürürsünüz. Dolayısıyla bunun iyice anlaşılması lazım. Bunu bazı Rum dostlarımız veto hakkı olarak algılarlar. Eğer üç oy birden istense yani tüm Türk üyeler de oy verecek dense belki bir veto olarak algılanabilir. Ama öyle değil bir oyun evet olması şartı aranıyor. Dolayısıyla eşitlik prensibinin dönüşümlü başkanlık gibi ve temel unsuru olduğunu değerlendiriyorum” şeklinde konuştu.
Federal senatonun 20'de 20, temsilciler meclisinin 4'te 1 oranında olacağını ifade eden Akıncı, federal yargıda tam bir eşitlik olacağını söyledi. Federal yargının 4'e 4 olacağını vurgulayan Akıncı, ana bağımsız kurumların 4 tane, bunların 2'ye 2 olması ve dönüşümlü olması konusunda mutabakat sağlandığını da ifade etti. Akıncı, “Sayıştay başkanı başsavcı ombudsman ve merkez bankası başkanı” dedi. Kamu yönetiminin 1960'da 70'e 30 oranı olduğunu hatırlatan Akıncı, şimdi 3'te 1 oranında uzlaşıldığını yani 67'ye 33 olduğunu belirten Akıncı, kamu hizmeti komisyonu konusunda da eşitlik konusunda anlaşıldığını söyledi.
Vatandaşlıklarla ilgili içişleri Bakanlığının tespit ederek sunduğu rakamlar ışığında herhangi bir köken farkı gözetilmeksizin vatandaşların, çözümün ilk gününde birleşik Kıbrıs'ın vatandaşı, dolayısıyla AB vatandaşı olması üzerinde mutabakat olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, yurt dışında yaşayan Kıbrıslıların, KKTC kimliği almamış olsa da onların da doğal hak olarak adaya gelip yerleşmek isterlerse vatandaş olabileceklerini söyledi.
ULUSLARARASI ANLAŞMA YETKiSi
Kurucu devletlerin uluslararası anlaşma yapma yetkisi konusuna da değinen Akıncı, şunları dile getirdi: “Kurucu devletler yabancı devletler ve uluslararası örgütlerle yani UNESCO olsun iiT olsun ilişkilere girme ve anlaşma yapma hakkı temin edildi. Bunun tek egemenliği bozucu hiçbir yanı yoktur. Bunun federal devlet olma kavramını rencide edici hiçbir yanı yok çünkü bizi izleyenlere herkese şunu hatırlatmak istiyorum Montreal'ın Fransa ile anlaşma yapabiliyor. Bunun gibi örnekler çok var. Bu nedenle kurucu devletlerimiz de Annan Planı'na göre daha iyileştirilmiş olarak ticari konularda askeri olarak turizm ekonomik yardım mali yardım kültürel konularda, yine askeri olarak eğitim sanat spor alanlarında uluslararası anlaşma yapabilecekler. Ayrıca yetki alanlarına giren tüm konularda dilediği şekilde işbirliği anlaşmaları protokol mutabakat metni ve benzeri akitler imzalayabilecekler. Bu konfederal bir yetki değildir. Zaman zaman bu çarpıtılır özellikle Güney Kıbrıs'ta bu tamamen bir federal yetkidir. Dünyada örnekleri var.”
MÜLKiYET
Mülkiyete de değinerek 2010 yılında alınan Demopulos kararını hatırlatan Akıncı, bunun yeni bir bakış açısı getirdiğini, 30-35 yıldır o konutlarda oturan insanlara da hak tanındığını, yani sadece eski koçan sahibi değil yıllarını vermiş çocukları torunları o evde doğmuş insanlara da hak verildiğini kaydetti. Akıncı, “AiHM dedi ki eğer bir şeyi düzeltmeniz gerekiyorsa başka bir şeyi bozmaya gerek yok orada kurulan yaşamları da dikkate alın, ama mağdur olanı da tazmin edin onun hakkı illaki başka bir mağduriyetle giderilmesin. Onun hakkını da ya tazminat ya alternatif mülkiyet takas olur ama illa ki boşaltıp da oraya gelmek olarak algılanmamalı. Demopulos kararının özü budur. Bundan dolayı bizim çalışmalarımızda bu yaratıcı bir unsur oldu” dedi.
Bağımsız bir mülkiyet komisyonu kurulup Kıbrıslı Türk ve Rumlardan oluşacağını belirten Akıncı, gerektiğinde yabancıların da katılacağını söyledi. Akıncı, “Bugünlerdeki en büyük sıkıntı duygusal bağ konusuyla ilgili. Oralardaki belirsizliklerin giderilmesini kriterlerin berrak olmasını net olmasını istiyoruz. Büyük oranda mülkiyet tazminatlarla çözüleceğini söylemek mümkün. Tabi ki kısmı iadeler söz konusu olabilir. Bir miktar iade bir miktar tazminat, bir miktar alternatif mülkiyet olur yani karma bir şey olacak. Bunun tek bir formülü yok. Büyük oranda tazminat olacağını söylersem yanlış bir şey olmaz” şeklinde konuştu.
Özgürlüklerin AB üyesi olan bir ülkede çok önemli olduğunu ifade eden ve “Kıbrıs Türk halkının özgürlüklerden çekindiği ya da AB normlarını içselleştirmeyecek bir halk olduğunu kimse düşünmesin” diyen Akıncı, kendi ülkemizde özgür halk olarak yaşamak istendiğini söyledi. “Biz daha az sayıda olan ve maddi yönden daha güçsüz olan toplumuz o nedenle bir mutabakat var aramızda bireyin mülkiyet hakkına saygı duyacağız. Alamazsın asla Türk tarafında mal demeyeceğiz ama mesela bir apartman varsa ondaki 10 daireyi de alamazsın diyebileceğiz” diyen Akıncı, kurucu devletlere mülkiyeti düzenleme regüle etme hakkı çerçevesinde düzenleme yapılacağını bu konuda uzlaşma olduğunu ifade etti.
Nüfus bakımından herkesin istediği yerde yaşayabileceğini, gelip insanların kalabileceğini, iş de kurabileceğini kaydeden Akıncı, ama yasal ikamet kavramının yüzde 20'yi geçmeyeceğini söyledi. Akıncı, “Siyasal hakkı olmadan gelip kalmak istiyorsa ancak haklarını diğer tarafta kullanacak o da mümkün” dedi.
Doğrudan vergilerin Kurucu devletlerin olacağını, dolaylı vergilerin ise federal bütçeye gideceğini vurgulayan Akıncı, kurucu devletlerden Kıbrıs Türk devleti daha düşük seviyede olacağından, ta ki ekonomilerin oranı yüzde 85'e denk gelsin kalkınma bütçesinin 5/6'sının Kıbrıs Türk kurucu devletine aktarılacağını söyledi. Akıncı, bütün bütçenin değil, kalkınma bütçesinin bütün bütçesinin yüzde 6'sı olacağını bunun da 5/6 sının Kıbrıs Türk kurucu devlete verileceğini belirtti. Nats 2 diye bir olay olduğunu bunda uzlaşıldığını anlatan Akıncı, Nats 2 olarak KKTC'nin şimdiki alanı kabul edilmese Kıbrıs'a daha az para geleceğini, daha çok para gelmesi ve kalkınmanın daha erken olması için Nats 2'lerden birinin kuzey bölgesi olacağını ifade etti. Programda Cumhurbaşkanı Akıncı'nın sunumunun ardından habercilerin
--spoiler--
https://galeri13.uludagso...bris-sorunu_1230454_m.jpg
görsel
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Kanlı_Noel
Ayrıca toprak verilerek sorun çözülemez.
(bkz: kanlı noel)
obama resmen kıbrısı istemiş geçenlerde, kıbrıs giderse yarın öbürgün izmir de gider, kesinlikle taviz verilmemeli.