bugün

saygı diye adlandırılan ancak sesli konuşmadan daha çok dikkat çeken konuşma şeklidir.
fısır fısır konuşursun kütüphanede sonra kütüphaneden çıkınca hala o konuşma tarzını sürdürürsün istemsiz olarak. sonra fark edersin sesli konuşmaya geçersin bu sefer de o insana çok garip gelir " ulan çok mu bağırıyorum" falan demeye başlarsın.
fısıldama eylemi, dinleyicinin algı merkezini daha da harekete geçirir, çünkü gizeme, sırra, normal altı veya üstü sese her zaman çok daha duyarlıdır beyin ve algı. merak kamçılanır ayrıca. yani nereden bakarsan bak çok daha dikkat dağıtıcıdır.
kütüphanede zaten insanlar kitap okumak, araştırma yapmak için bulunurlar. o kısık sesle konuşanları hiç anlayamamışımdır. fısır fısır bir sivrisinek edasıyla bütün dikkatleri dağıtırlar. okuyacağınız bir paragrafın üzerinden sekiz kere geçmek zorunda kalırsınız. şiddete yöneltir, katletme isteği doğurtur, dağılın ulan diye bağırası gelir insanın..neyleyim ki orası kütüphanedir, konuşmamak gerekir.
Tıpkı diğer sessiz konuşmalarımızda olduğu gibi bu eylemi de gerçekleştirebilmek için ses tellerimiz birbirinden ayrılır ve aralıkları genişler. Böylece titreşimleri minimuma iner ve fısıltıyla konuşulabilir.
küçük harflerle konuşmaktan daha kolaydır.
Kütüphane mi kaldı? Kopyala yapıştır aleminde yaşıyoruz. Son 1 yıl içinde kütüphaneye giden kişi anketi açılsa bir kişi bile bulamayız sözlükte. Ne güzeldi kütüphanedeki fısıldaşmalar. Ama çok oldu biteli.