bugün

türk sanat müziği'nin doğru ifadesi.
10. yüzyılda yaşamış olan farabi'den Timurlenk'in öldüğü 1405'e kadar geçen süre, Türk Musikisinin nazari yönleriyle açıklandığı ve yazıya aktarılmaya başlandığı oluşum dönemini kapsamaktadır. Bu dönemin sonlarına doğru, çok meşhur bir üstad olan Abdülkadir Meragi, bir sonraki 'evre'nin tohumlarını ekmiş, Türk Musikisine yeni bir yön vermiştir.
dünyada yalnızca eşi ve benzer değil, benzerinin benzeri bile olmayan, kalbin her atışında sazların tellerine farklı bir nağmeyle dokunmasıyla oluşan namütenahi, bimisal, yalnız bizim olan, yalnızca bize ait olan müzik.
(bkz: avaze klasik türk müziği topluluğu)
namelerini unutmakta olduğumuz müzik tarzı. trt çalardı artık o da çalmıyor. unutulma silinme tehlikesi ile karşı karşıya.
hayır buradaki pek çok müzik namesi diğer müzik dallarında asla ortaya çıkmamaktadır. dinlenmediğinde inasanlar aslında var olan bazı nameleri duymamakta onların sebep olduğu duygulardan yoksun kalmaktadır.

öyleyse ne yapalım arada klasik türk müziği dinleyelim. kendimiz için.
insanın sinirli zamanlarında antidepresan etkisi yapan harika müzik. sinirlenince açarsın, birde bakarsın ki kuzu olmuşun kuzu. *
avrupanın operasına eşdeğer olduğu söylenen müziğimiz.
yanında rakı iyi gider.. ama mümkünse taş plaktan çalacak beraberinde de o çıtırtı sesleri duyulacak..
çok insan anlayamaz eski mûsıkîmizden
ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden.
açar bir altın anahtarlarla rûh ufuklarını,
hemen yayılmaya başlar sadâ ve nûr akını
ve seslenir büyük itrî, semâyı örten rûh,
peşinde dalgalanır bestesiyle seyyid nûh,
o mutlu devrede itrî;ye en yakın bir dost
işıklı danteleler bestekârı hâfız post...
bu neslin ortada dâhîcedir başardığı iş,
vatan nasıl karışır mûsıkîyle, göstermiş.
bu yaz kemençeyi bir dinledinse kanlıca;da,
baharda bir gece tanbûru dinle çamlıca;da.
bu sazların duyulur her telinde sâde vatan,
sihirli rüzgâr eser dâimâ bu topraktan.
evet bu eski nesil şerefli âlem açar,
duyuşta ince zamanlardan inkırâza kadar.
yüz elli yıl, sıra dağlar birer birer yücelir
ve âkıbet dede;nin anlı şanlı devri gelir.
bu mûsıkîyi, o, son kudretiyle parlattı;
ölünce, ülkede bir muhteşem güneş battı.

yahya kemal beyatlı
bu müzik türünün en güzel bestelerinden biri serif muhiddin targan'ın Uşşak Saz Semaisi'dir. tatyos efendi'nin kürdilihicazkar saz semaisi'yle birikte harika gider.

http://www.youtube.com/watch?v=EO9Ai5FlLRM
http://www.youtube.com/watch?v=p6AZktyKcnM
bütün türk müziklerinin anasi ve krali ( yada kralicesi) .
Bu müzik türünün nasıl ve nerede ne zaman icat edildiği hakkında hiçbir bilgim olmamakla beraber her daim yaşlı insanlara hitap ettiğini düşünmüşümdür. diyorlar ki osmanlı bu müzikle delileri iyi etti. kardeşim o sadece makamına uygun müzik çalıyordu. edirne deki şifahanede bile hangi makamın neye iyi geleceğinin yazılı olduğu bir levha var. neyse efendim, bu müzik güzeldir lakin buna söz yazınca iğrençleşiyor. müzik zaten yavaş, ağız yamultmaya gerek yok, bırakın bari müziğini dinleyelim sultani yegah falan.
derinlerine indikçe daha da güzelleşen ama aynı zamanda anlam ve müzik bakımından da karmaşıklaşan,eşsiz türk müziği.
en ağırları en güzelidir.
içinde Türkçe kelimelerin az olması gereken müzik türü. Klasik dönemden bahsedeceksek bu dönem Osmanlı'nın ilk zamanlarına kadar gitmelidir bu dönemde de eski Türkçe kullanıldığını düşünürsek, Farsça tamlama ve Arapça kelime ağırlıklı dilin kullanıldığı müzik türüdür diyebiliriz.
En uykusuz gecelerde bile insanın başını öne eğebilen, göz kapaklarını ağırlaştırabilen müzik türüdür.
Devlet politikaları sayesinde günden güne kan kaybeden, halsizleşen, hafızalardan silinen, hiÇ öğrenilmeyen derya denizdir. Fersah fersah okunmalı irdelenmelidir oysa. Ama varsa yoksa angaranın bağları! Roman havaları! Harika!
sanattır.
Türk Sanat Müziği ile Klasik Türk Müziği birbirine yakın kavramlar olmakla birlikte; "Klasik Türk müziği", tarihî anlayış ve geleneği temsil ederken, Batı müzik terminolojisinden ödünç alınmış "sanat müziği" kavramı ise daha çok bu musıkînin Cumhuriyet döneminde aldığı modern bir biçimi ifade eder.

20'nci yüzyılın ortalarından bugüne kadar gelen dönem çağdaş dönemdir. Bu dönemin en önemli temsilcilerinden biri Münir Nurettin Selçuk'tur. Bu dönemde kâr, beste, ağır ve yürük semâi gibi formlar arka planda kalırken, modern müzik anlayışına uygun kısa süreli, kısa güfteli ve hareketli şarkı ve fantezi formları Türk Sanat Müziği'ne hakim duruma gelmiştir.

Bu anlayışın Batı müziğini model alması sonucunda, koro ve konser gibi uygulamalar yaygınlık kazanmış; keman, piyano, klarnet gibi Batılı sazlar da saz heyetlerine girmiştir.

Bu modern anlayışı destekleyen unsurlardan birisi de, klasik musıkîde en önemli aktarım ve anlayış aracı olan meşk geleneğinin sekteye uğramasıdır. Klasik sanatların hepsinde geçerli olan ve talebenin bir üstadın "elinden geçerek" musıkîyi öğrenmesi süreci büyük ölçüde sona ermiş, yerine modern anlayışla, nota üzerinden eser öğretilen koro ve dernekler geçmiştir.

Tasavvufî felsefeye, dolayısıyla aşkınlığa ve tefekküre dayanan klasik musıkî anlayışı yerine eğlence odaklı bir müzik anlayışı yerleşmiştir. Buna rağmen klasik musıkî geleneğini sürdüren ve yeni eserler verenler yok değildir. Hacı Arif Bey ile başladığı ileri sürülen modernleşme döneminde klasik üslubu ve anlayışı devam ettiren Fehmi Tokay, Zeki Arif Ergin ve Ahmet Avni Konuk gibi bestekârlar da yer almıştır. Günümüzde de bu anlayışa bağlı genç bestekârlar eserler vermektedir.

Türk sanat müziği kamu radyo ve televizyonları kadar gazino gibi eğlence mekanlarının da temel tercihini oluşturmuş, bu nedenle kitlelere ticari açıdan da ulaşabilmiştir. Bu evrenin önemli bestecileri arasında Sadettin Kaynak, Bimen Şen, Refik Fersan, Yesari Asım Arsoy ve Avni Anıl sayılabilir. Türk sanat müziğinin bu bestecilerden başka "piyasa müziği" olarak anılan[kaynak belirtilmeli] daha popüler bazı önemli bestecileri de vardır. Bunlara örnek olarak Yusuf Nalkesen, Şekip Ayhan Özışık ve Teoman Alpay verilebilir. Günümüz TRT repertuarında 19 bine yakın Türk musikisi eseri bulunmaktadır.

http://tr.wikipedia.org/w...%C3%BCrk_m%C3%BCzi%C4%9Fi
Sonu ik-el-sel ile biten latince kökenli sozcukler ile entry girince anlasilmaz oldugunuzu sanıyorsanız, yaniliyorsunuz.

ayrica caz bir müzik biçimi (çeşiti) degildir, turudur. Bir kosenizde bulunsun.
ben de genellikle türk sanat müziğinden ayırmam radyolar ve solistler de pek ayırmaz.
aynı programda tatyos efendi de çalıp söylerler, kaynak ta.

gerekli midir bilmem. ayırmakta bi mahsur yok ayırmamakta da.

lakin şunu söyleyeyim.
bu tür müzikteki derinlik, çeşitlilik ve sözlerdeki derin anlam ve ifadeler hiç bir müzik türünde yoktur.
bu savımda iddalıyım.

şahsım radyo çağı çocuğudur.
okul dışında her yerde radyo sesi ile büyüdük.
o evin, işyerinin, kahvenin bir parçasıydı.
dinlemez gibi görünürdük belki ama o yavaş yavaş içimize işlemişti.
10 yaşlarında çocukken bile kulak verirdim bu tür musikiye.
dinlemekten başka en ufak bir ilgim olamadı. ne enstruman ne söylemek ama çok dinledim.

şimdi bu yazdıklarımı okuyanlardan o müziğin nesini dinledin la diyenler olabilir.
dedim ya içine doğduk biz seçmedik ama alıştık sevdik.

ayrıca ayıktırayım.
bu müzik pusuya yatmış sizin 50 li 60 lı yaşlarınızı bekliyor.
bir gün kendinizi dede efendi dinlerken kendinizden geçmiş olarak bulursanız sakın şaşırmayın.
gayet hoş bi durumdur.

bir de şunu ekliyim.
yabancı müzik dinleyenlerin bazıları, "sözlerin hepsini anlamıyorum ya, hüzünlü acı sözler de olsa dokunmuyor, nameye odaklanıp dinleyebiliyor, üzülmüyorum yani üzülmemek için türk müziği dinlemiyorum" diyor.
işte klasik türk müziği tam onlara göre. dinleme listelerine ekleyebilirler.