bugün

mecburen pop kültürüyle boğulan neslin, klasik müziği çizgi filmlerden öğrenmek zorunda kalmasıdır. jerry nin orkestra şefliğinde, tom un karıncalardan oluşan notalarıyla, anne ördek eşliğinde müziğin ritminde süzülüp vak vaklayan ördek yavrularıyla, bugs bunny ve dufy duck ın yardımlarıyla hafızamıza işlenmiştir bu ezgiler. bir cso konserinde arkamdaki beynimden geçen fakat sesli dile getiremediğim o cümleyi ufaklık bi anda söyleyivermiştir: ''aaa bu tom ve jerry nin müziğii! ''
çizgi filmlerle bilinç altımıza yerleşen klasik müzikleri ileride bir yerde dinlediğimizde " bu ne lan çizgi film müziği gibi iğrenç " tepkisi vermemiz doğal. *
son derece doğru bir tespit olmakla beraber, her ne kadar o dönemler nefret ediliyor olsa da 80'lerde çocuk olanların, rahmetli hikmet şimşek ile pazar konseri programından klasik müziğe bir kulak aşinalığı mevcut.
normalde hiç birşekilde kulağına gitmeyecek olan klasik müziği bir çocuğa en temel yol ile yani görsel medyada kullanabileceği en güçlü silah ile aşılamaktadır.
doğru bir önermedir. misal, the berber of seville'yi bugs bunny sevdirmiştir insanlara.
eğitimde görselliğin de önemi var. çizgi filimleri hazırlayanlar, çocuk bir yandan eğlenirken, bir yandan da müzikal duygusu gelişsin diye düşünmüş olabilirler. yani çocuğun klasik müziği, seyrederek ve işiterek öğrenmesi bekleniyor olabilir. yabacılar çok sesli müziği dinleme ve anlamayı, öğrenilmesi gereken çok önemli bir meziyet olarak görüyor.
(bkz: bilinçaltı)