bugün

yazım kuralları, yani "dil" bir ülkenin bütünlüğünü ve beraberliğini sağlayan etkenlerden biridir. o nedenle atatürk,Türk Dil Kurumu'nun kurulmasını sağlamıştır. kemalistlerde bu gerçeği bilir. dilin önemini, bir ülkeden insanların birbirini anlaması ve sorunlarını konuşabilmesi için ortak bir dil olması gerektiğini bilir. onlar, osmanlıda varolmayan dil bilincinin, ileride azınlıklarla türkler arasında nasıl sorunalr ortaya çıkardığını bilir.

bu nedenleri gözönüne alan kemalistler, öküz türkçesi konuşanlara, türkçeye yabancı kökenli kelimeler ekleyip egolarını tatmin etmeye çalışanlara karşılardır.

ama bunu anlamak için de insan türkçesi bilmek gerekir. bu yüzden bazıları hiç kendini zorlamasın.
öncelikle;
(bkz: hasasiyet ne lan)

ayrıca;
yazım kuralına hassasiyet kemalistlikse kemalist olmayı kabul ederim yeter ki adam gibi yazın ve mümkünse noktadan sonra boşluk bırakın! *
yazım kurallarına hassasiyeti kemalistlik sanan insan tespiti.

edit: okudukça daha komik şeyler çıkıyor.
(bkz: farça ne lan)**
bulunan ortamın kurallarına uymakla alakalıdır, görüntü kirliliği oluşmasın diyedir. bu zorunlu tanımdı.

ayrıca son 2 cümlesinden neyin peşinde olduğu, amacı belli olan, rengini belli eden komik serzeniş.

kemalistlermiş, osmanlıcayı kaldırmak olur muymuş?

500 kelimeymiş.

gidiniz efendim, gidiniz.
ilginç bir tespit. bu tespite göre gazetelerde yer alan yazım kuralları hassasiyetlerini ele alırsak vakit gazetecileri kemalist olmuş oluyor. abdullah dilipak'a yakışır da hani.

edit: düzenleme.
sadece imla kuralları ile sınırlı olmayan hassasiyettir, inatla türkçe'yi sadeleştirmeye, gödelek bir öztürkçeye çevirmeye çalışırlar. sonra dil öğrenen insanlar başka dillerdeki zenginliği görüdükçe utanır, söver sayar. *****
(bkz: ben rus milletini yok etmeye gelmedim)
(bkz: kemalistler in yazım kuralları hassasiyeti)

(bkz: başlık açarken sıçmak)
biz kemalistler, her ne kadar bu yola baş koymuş olsak da, yine bu antikemalistler bir şekilde yazım ve dil bilgisi hatası yapmayı başarıyorlar.
buyrunuz, şöyle bakınız;
"ne zaman bir şeyler yazsam veya mesajlaşsak hemen bu konuda birşeyler söylerler.yok de ayrı yok kelimenin sonundaki harf d değil t olacak gibi."

yine olmamış, olmuyor, olmuyor, olmuyor.

"birşeyler söylerler" sözünde, birşeyler değil, bir şeyler olacak. çünkü "şey" daima ayrı yazılır.
hemen akabinde "söylerler.yok de" kısmında da yine bir hata dikkatlerimizi celbediyor. noktalama işaretinden sonra, ikinci bir cümleye başlarken, mutlaka bir boşluk bırakmak gerekir. yani, "söylerler. yok de ..." şeklinde olmalı. gerçi bu hata nedense özellikle son mısrada da her cümle bitiminde vurgulanmış.

yok türkçenin özgünlüğüydü, yok farsça, osmanlıca, arapça kelimelerin etkisiydi bunları da konuşuruz elbet. hele şu türkçe yazı yazmayı bir öğretelim. sıra onlara da gelecektir. oturur, konuşuruz.
KEMALiSt falanist filanist ayırımı olmaksızın herkes olması gereken hassasiyettir. zira diline sahip çıkmayan hayatta hiç bir şeyine sahip çıkamaz. "götten tespit sıçacam" diye insan bu kadar da aşağıya düşmez ki!
kemalistler göstermiyor o hassasiyeti. akıllı olanlar gösteriyor. fark etmedin mi?
hayali bir hassasiyettir. çünkü biz biliriz ki, türkiye'de imla kurallarından bihaber olmak noktasında kemalisti de, liberali de, islamcıyı da aynı potada eritmek mümkündür. ayrıca yazım kuralları daha doğru anlaşılabilmek içindir ve hangi ideolojiden olursa olsun herkesin bu kurallara uyması gerekir.
jül sezar, son sözlerini brütüs'e yazılı olarak verseydi ve dahi anlamındaki de'yi ayrı yazmayı unutup o kağıda "sende mi brütüs?" yazsaydı, brütüs o cümledeki serzenişi kavrayıp vicdanen rahatsız olacak mıydı? hayır, olmayacaktı, çünkü brütüs, sezar'ın öldüğü saniyelerde kendisine sezar tarafından verilen o not üzerine "ne? bana ne verdin ki, bende olsun? allah allah, geçen gün bir çakmak, bir de kısa marlboro vermiştin ama onu sana verdim ben" gibi düşüncelere kapılacaktı.

(onu bırakalım da, şu dahi anlamındaki de'yi ayrı yazamayanlara hakikaten gıcık oluyorum. yahu, bir insanın kabız olması lazım dahi anlamındaki de'yi ayrı yazamaması için. bak, ilkokulda öğretilen dahi anlamındaki de'yi ayrı yazma tekniğini öğretiyorum, iyi oku: de, da gelen yeri kapa, cümlenin anlamında çok büyük değişiklik oluyor mu, bak. örneğin "ahmet, sen de gelecek misin?" cümlesinde de'yi kaparsan "ahmet, sen gelecek misin?" olur, çok bir şey değişmez. işte bunlar dahi anlamındaki de'dir yavrum. ötekiler ise ek hâlindeki -de'dir. ha bir de, şu dahi anlamındaki de'yi "te", "ta" şeklinde yazdığını görürsem bacaklarını kırarım. sus, konuşma. bir de karşılık veriyor.)
(bkz: 4tatürk)
Kemalistlerin okur-yazar olmasından, daha da ötesinde bozuk türkçeyle çiziktirilmiş bediüzzartzurt saçmaları, zırlak hoca kusmukları, akit zaman zırvaları yerine bilim ve sanat eserleri okumalarından kaynaklanır. Hatta inanmazsınız, kemalistler yobazlarda görülmeyen "düşünme" eylemini gerçekleştirirken bile dile saygılıdırlar.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kısaltmasının AK parti olamayacağını bilmeyi de içerir.

Onun yerine daha uygun olan AKP ve dahi A. K. Partisi kısaltmasını tercih ederler. *
''dil bilgisi kurallarından anlayan yazarların yazım kuralları hassasiyeti'' dersek sanırım sorun ortadan kalkar. ha sen yine kemalistlere bok atmak istiyorsan başka yerden vur ufacık görüşünle.
(bkz: ibo doğru söyle ne içtin söyle)
kemalistlere nerden saldıracağını şaşırmış yazar serzenişidir. kemalistler ne yaptı size, aydınlanmanızı istemekten başka...
(bkz: tören ve protokol kurallarını kemalistlik saymak).
(bkz: git kumda oyna sen)