bugün

hayırlı solcular arkadaşlar...

öncelikle takkelere durgunluk veren bu yaşanmışlığı siz değerli sözlük yazarlarıyla paylaşmadan önce bir ay süren ve maalesef ki sizleri hz etubakir ve hayvanlar aleminin en kral delikanlısı salih'ten mahrum bıraktığı gibi beni yıllardır sağladığım manevi destekle muasır sözlükler seviyesine ulaştırdığım uludağ sözlük'ten elimi çekme noktasına getiren çaylaklık cezası hakkında bilgilendirmeyi kendime vazife görüyorum.

yani uludağ adı verilen ama ne hikmetse ortamlarda uludağ denilince akıllara gazoz markasından bile sonra gelen bu sözlükte içeri kuş girdi butonun üstüne basmış da çaylak olmuşsunuzdan, bacımı sizi okurken yakaladım bir anlık öfkeyle çaylak yaptıma (haklı bi sebep bence) kadar absürd çaylaklık sebepleri görmüş biri olarak böylesini ilk defa gördüm. sözlük kayıtlarına 18/2 olarak geçen bu mülevves hadise yaşanır yaşanmaz paralel, iç açılar toplamı, yarıçap, açı ortay velhasılıkemalatatürk geometrik bir yapılanma olduğuna dair derin şüpheler eşliğinde biraz araştırma yaptıktan iki hafta sonra konu hakkında bilgi almak üzere zall kod adlı hz ismail alpen'e whatsapp'tan yazdım. normalde arardım da salih hattımdaki tüm dakikaları bitirmiş mart ayı dolayısıyla.

her neyse, çok şükür zall'da dakika bolmuş da liseli aşıklar gibi sohbet edip sözlüğün eski günlerinden bahsetmeye başladık:

zall: ...sonra bi yazdım arkadaşlar düzeldi diye gülmekten yerlere yattı tüm sözlük. hahahahha.

etuuu: hahahahah. ben hayatımda böyle harika espri duymadım ya, aradan nerden baksan on sene geçti hala ne zaman ortamlarda bu espriyi yapsam millet gülmekten altına sıçıyor. nerden buluyorsun bunları ismailcim, keşke coder değil de comedyen olsaydın... ya o değil de beni geçen gün neden çaylak yaptınız, hayırdır birader ayran içtik ayrı mı düştük? bugün sözlüğün dataları yerli yerinde duruyorsa o da benim gibi evliyaların duaları sayesinde hatırlatırım.

zall: ...

etuuu: noldu sustun, sosyotrend'de sustuğunu hiç görmüyoduk. neden sustun, konuş hadi yoksa sen mi çaylak yaptınnn?!?!?

zall: yaa şey, o derin bi mesele şimdi telefonda konuşmayalım bunları. yeni evinin konumunu atsana, yüzyüzeyken konuşuruz. hem özledim seni..

etuuu: tamam dur bekle atıyom. çikolata parçacıklı kurabiye yapmıştım sen seversin. gelirken bi şişe zemzem alsana bizim hacı bakkaldan, çay suyu zemzem olmazsa içemiyorum biliyosun.

zall: tamam geliyorum ama o salih piçini evden gönder. hiç sevmiom o gavatı.

etuuu: tamam sen yeter ki gel gülüm. hadi bekliom çok bekletme. öptüm.

pek kimse bilmese de zall ile salih birbirlerinden hiç hazzetmezler. zamanında salih dördüncü nesil ''salih'' nickiyle sözlük yönetimine darbe teşebbüsünde bulununca taraflar arasında büyük bir gerginlik oluşmuş, 2012 yılındaki ddos saldırılarının altından da salih çıkınca ipler tamamiyle kopmuştu. o yüzden zall gelmeden önce bir milyoncudan aldığım robot kedi oyuncağı kurup mahalleye saldım. salih mart ayının sebep olduğu yüksek libido sebebiyle aradaki farkı anlayamayıp gözü dönmüş şekilde arkasından koşturmaya başladı. ben de bu sırada zall'ı yangın merdiveninden eve aldım.

etuuu: eve de seni aldım ama inşallah komşular görmemiştir he. etu eve boylu poslu kaslı yakışıklı bi erkek attı deyip adımı ibinecik'e çıkarırlar. neyse anlat bakalım mesele nedir? neden çaylak oldum?

zall: ya seni çaylak yapan moderatör değil.

etuuu: yetkili mi? olm beni kandırmaya çalışma ben bu sözlüğü senden bile iyi biliyorum, yetkili bir ay çaylak yapamaz.

zall: benim uzaktan bi akrabam, bikaç aylık ömrü kaldı son dileği de sözlükte gördüğü güzel ahlaklı insanları çaylak yapmaktı. sana söyliyecektim de durumu, biliyosun bazı meseleler var işte...

etuuu: heee desene ya ben de sözlüğü fetöcüler ele geçirdi sandım da contra darbe hazırlıklarına başlamıştım. pff demek öyle he? yazık ya üzüldüm şimdi.

zall: öyle maalesef etu'cum, merak etme ama yakında ölür zaten. hani düşünsene dinozor kavminin helak edildikten sonra fosilleşip ak parti'nin dağıttığı kömürlere dönüştüğü bi dünyada yaşayıp, öldükten sonra öylece yok olacağına inanıyor yani özellikle bu tarz insanlara kıyamıyorum. durum seninle alakalı değil yani. ama istersen kaldırayım çaylaklığı mobilden girip...

zall'a doğru usulca yanaşıp dudaklarındaki kurabiye parçacıklarını mendilimle sildim. yok dedim, ''bırak kalsın; zaten yapacak işlerim vardı. çabuk salih gelmeden git hem yenge şüphelenmesin''. yani sebep tam olarak buymuş arkadaşlar. bana pek inandırıcı gelmedi ama bu seferlik ses etmemeye karar verdim. zall'ı uğurladıktan sonra salonun ortasına kakasını yapıyor diye salih'le birlikte bacımı biraz dolaştırmak üzere evden çıktık. öff arkadaşlar kız kardeşime hala tuvalet adabını öğretemedik, yurtdışından bacılar üzerine doktora yapmış kimselere kadar getirdim ama bir türlü çare bulamadık. altına ultra prima bez bağlıyoruz mecbur, bazen fırlatıp atıyor, kokudan durulmuyor evde.

sahildeki aletlerde spor yapan türbanlı teyzelere bacımı sevdirdikten sonra salih mekdanıs mekdanıs diye tutturdu. dün akşam yaptığım türlüyü ısıtıp yeriz bugün, evde yemek olmayınca gideriz desem de salih kulağıma zıplayıp mekdanıs gibisi yok diye bağırdı. ondan cesaret alan kız kardeşim de türbanından bikaç tel saçını çıkarıp adeta beni tehdit etti. bunu görünce daha fazla direnç gösteremedim ve hep beraber el ele tutuşup darat dat dat daaa diyerek mc donald'sa girdik. salih'le bacıma birer çocuk menüsü, kendimeyse mc donald'sın harika kampanyası dahilinde iki adet mangal burger menü'yü yalnızca 20.95 tl'ye alıp afiyetle yemeye başladık.

salih çocuk menüsünden çıkan batman maskesini takıp sesini avcılar metrobüs köprüsü taravestileri gibi yaparak bizi güldürürken regil olduğumdan dolayı canım tatlı bişeyler istedi ve mc donald'sın o harika ve son derece ucuz dondurmalarından hepimize birer tane alıp masaya döndüm. hep beraber dondurmalarımızı yalarken gözüme yaklaşık bir sene önce mc donald'sta yaşadığım olayda da yine aynı yerde oturan top sakallı, kel, gözlüklü adam takıldı. yemeğine dokunmadan oturup ters ters bakıyordu. artık metamfetamin üreticisi olduğundan emindim... lokantanın ortasına patlayıcı madde falan fırlatır diye elim gül suyu tabancamda adamı inceden süzerken bi anda yan masadan üstümüze patates kızartması fırlatılınca neye uğradığımızı şaşırdık...

yeşil parkalı kızıl saçlı solcu kız: yuhhhhh ya yeter artık. kim alıyor içeri bu sıkmabaşları? gönül rahatlığıyla yemeğimizi yiyemeyecek miyiz bu ülkede? utanmadan dondurma yalıyor bi de öff!!

etuuu: ne oluyor yahu türbanlılar dondurma yiyemez diye bi kanun mu var?

k atatürk dövmeli sarışın mavi gözlü solcu kız: atam ta ta ta tammm. olamaz böyle bişey ya atın bunları dışarı bi de kediyi bebek koltuğuna oturtmuşlar ayıp be hiç görgü yok bu müslümanlarda.

salih: ühühühüühühüh.

bacım: ühühühğühüğhühğühğ.

k atatürk dövmeli sarışın mavi gözlü solcu kız: koşunnn cumhuriyeti yıkıyolar pis yobaslar polis çağırsın birileriii.

etuuu: benim annem de solcuydu, az bi sakin olun oturup konuşalım bacılarım böyle şeylere gerek yok türb.mınıza koydurtmayın heee. pühh amk dondurmam da eridi sizin yüzünüzden.

yeşil parkalı kızıl saçlı solcu kız: kadınlara küfür ediyor orospu çocuğu!!!! yetiş ya stalin yetiş ya darwin!

olanlara anlam veremiyordum, biz kendi aramızda ''komünistin mc donald'sta ne işi var amk'' bile demeyip kimseyi rahatsız etmeden aile saadetimizi yaşarken son derece çirkin sözlere maruz kalmıştık. buna taciz demek son derece hafif kaçardı, adeta sözlü bir tecavüze uğramıştık... kız kardeşimi kırk yılın başında dışarıya salmıştık ve daha sokağa çıktığı ilk gün türbana tahammülü olmayan kişiler tarafından güpegündüz rahatsız edilmişti. o zaman dış dünyanın türbanlı bacılarım için fazla acımasız olduğunu fark ettim.

bişeyler yapmam gerekiyordu ama komünist kızın rusya'nın nükleer füzeleri gibi memesini aktive edip istanbul'un tamamını havaya uçurmasına sebep olabilirdim. gözümü kemalist kıza çevirdim ama k atatürk dövmesi sebebiyle atatürk'ü koruma kanunu kapsamında erişimim engellendi. çaresizce şehadet parmağımla uzaktaki bir noktayı gösterip geliyor kılıçdar kılıçdaroğlu diyerek dikkatlerini dağıttım ve oradan arkamıza bile bakmadan kaçtık...

eve gelince salih'le bacımın moralini biraz düzeltip güldürebilmek için turuncu tayt giyip lirik bir müzik eşliğinde yaşar alptekin'in salıncakta üç kişi filmindeki dansını yapmaya başladım. başta gülecek gibi oldular, sonra hep beraber tekrardan gözyaşlarına boğulduk; güpegündüz istanbul'un göbeğinde dehşeti yaşamıştık, yediğimiz lokmalar boğazımıza dizilmişti, oysa ki tek suçumuz Kuran-ı kerim ve sünnet-i seniyyeye uygun bir şekilde dondurmamızı yemekti...
Okumadım ama deri eldivenleri vardır diye tahmin ediyorum.
(bkz: durumumuz yoktu kardeş)
bunu okuyacağıma tecavüze uğrarım daha iyi.
troll gibi troll. sana puanım 10.
iğrençti. algı çalışması olduğu belli zaten ama klişeler abartıydı. ben beğenmedim, harcadığım zamanı helal etmiyorum. atatürkçü ve dindar bir solcu olarak kalkıp teheccüdü kılayım da yatayım en iyisi. sana da zamanımı boşa harcadığın için beddua edeceğim.
görsel
şu ulu çöplükte trollük yapmayı akepe yandaşlığı yapmak olarak gören ve troll olduğunu düşünüp, millet negzel eksiliyo la diye orgazm olan efialtes kılıklı onlarca salak içerisinde bu etuu davut heykeli gibi duruyor yanına koyayım.

harbiden buranın tek trolüsün lan. 5. yılın kutlu olsun. ama prensip olarak troll eksilemiyorum. o sebepten sie yok sana eksi meksi.

düdüt: okumadım.
insanı bıktırandır. Haya kalmamış. Evet.