bugün

Yaptıklarımın hesabını,
vercek olsaydım eğer.
Yaparmıydım bu yaptıklarımı.
Bilsem ki her yerde karşıma çıkacak,
Unutmak istediğim eski hatıralar.
Yaşarmıydım o anıları yeniden.
Pahalıya aldığım kıymetliler.
Ucuza sattığım değersizler.
Gerçekten çok mu kıymetliler.
Yoksa o kadar mı değersizler.
Tartacak bir terazim olsaydı eğer.
Gene bu kadar çok mu alırdım.
Bu kadar kolay mı satardım.
Dönüp baktığım zaman arkama,
Ne kadar çok kovalayan.
Şayet birer birer verilecekse,
Veremem bu hesabı kendime bile.
Fayda etmez son pişmanlık.
Faydası yok geçti artık.
Tükenerek bitti zaman.
Dünya kocaman bir kazan.
Yanıyor altında cehennem alevleri

Bana ait.
bilmediğim diyarlarda yürüyorum,

anlamayı istemediğim rüyalar görüyorum,

aklıma gelince,

kendimden geçiyorum,

uzaklara gidince,

hayaller kuruyorum,

bu çılgın bir bilmece,

pek gizli derinde,

sadece ama sadece,

gözlerimde ..
ormanda verilen bir söz, şehre varınca;
acıyor dil , şelâle, kırbaçlanmış gövdeleriyle ağaçlar
patikada kaybolmuş çocuk sesi
ince ve kendinden emin vuruyor
yankısını, herkese söylenmiş gece masalları
gece şarkıları, kar yağarken huzurla huzursuz mutlu
yitiriyorum söylediğimi
sessizlik yaratmıyor mu beni
konuşurken ellerim soğuk
ağaçların gülümsemeleri
sessizce bulamayacak mıyım seni
ağlamalar, çan sesleri, rüzgâr
bir şarkı ki meleklerin kulağıma indirdiği
öyle unutkanım ki dünyada
geri verecek miyim gövdemi
biçimimi, kanatlarımı bıraktığım belleksiz biçimi.

S. S
Ben bu şiiri sana yazdım
Buğulu bir bardağı avuçlar gibi.
Sabaha çok vardı, umut yoktu
Kana kana içtim, kandığımla kaldım.

Kim yakmıştı bu ateşi içimde
Her gelen bir odun attı, harlandı
Ben bu şiiri boynunu görünce yazdım
Ne öptüm ne dokundum, yandığımla kaldım.

Tüm olumsuzluklar, benimle ilgilidir.
Dudak izlerim geçmiştir yenilmiştir.
Unutulmuşumdur, yok olmuş, eskimişimdir.
Bir olmazın peşinde çabalamakla kaldım.

Yeni bir organ gibi uzanıyorken ellerin.
Yer yüzünde sana özgü bir yavaşlıkta
Kar yağıyorken, kuşlar kim bilir ne haldedir?
Tasalarım ağır geldi, saplantımla kaldım.

Ben bu şiiri sana yazdım.
Senin ellerin, ayakların, rujların için.
Kolumun altında kapladığın yeri buldum.
Sonsuz bir sensizliği keşfettiğimle kaldım.

07 Ocak 2019 Kar yağarken.

Yazan : ylajali.
Ölenler

dövüşerek öldüler;

güneşe gömüldüler.

Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!

Akın var

güneşe akın!

Güneşi zaptedeceğiz

güneşin zaptı yakın!.
her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
her zaman güzel mi bu kadar,
bu eşya, bu pencere?
değil
vallahi değil
bir iş var bu işin içinde.

(bkz: orhan veli)
Böylesine güzel bakan,
Baktığı zaman içimi yakan.
Kor ateşlere atıp yanmadan çıkaran,
Bir tek sen varsın.
Tanımadım ki senden güzelini.
Bilmem senden sonra ki sokak neresi.
Ruhumda, bedenimde senin üflediğin nefes.
Seninle kalabalığım yanlızlıklar içinde.

Bana ait.
Sarmış beni gurbet,
Sarmış beni Mecnun diye zincir gibi dağlar;
Bir türbe ki ruhum, gelen ağlar, giden ağlar!

Her şey bana bîgâne bu yerde,
Herkes gibi her şey:
Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller;
Dillenmiş ağızlarla tutuk dilli gönüller...

Hattâ bana insanlara nisbetle yakındır
Bahçemde ölen kuş,
Bahçemde kefensiz gömülen kuş.

Herkes bana bîgâne bu yerde...
Bir yer ki, sevenler, sevilenlerden, eser yok;
Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok;
Yok... yok!

Faruk Nafiz
Sabahtan Beklerdim Ayazı
En Dipten işlerdi bana
Lanetlerdim Her Gece Belki Yazı
Ezmesin beni bir daha
Nasıldın bilmiyorum ?
görsel
ahmet haşim
Bir körün gözüyle gördüm ben.
Dağı tepeyi, dereyi denizi.
Akşamı sabahı, gündüzü geceyi.
Bir dilsizin ağzından söyledim.
Sessiz sessiz, yanık yanık.
En kahredici türkülerimi.
Sağır dediğiniz kulaklarım duydu.
Bu dünyada ki en güzel nameleri.
Duaları ağıtları, şarkıları türküleri.
Ama sakın sanmayın ki ben.
Ne sağır, ne kör ne de dilsizim.
Ben yalanı olmayan bir dervişim.

Bana ait
Sensiz de denizi seyredebiliyorum
Hem dalgaların dili seninkinden açık.
Ne kadar hatırlatsan kendini boş.
Sensiz de seni sevebiliyorum.

Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula,
Karşılaştığımız zamanlarda.
Sen, sevgiden şımaran çocuk,
Ben şaşıran budala.
Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!...

Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi...

Orhan VELi
-Çokluk senindir.

0:00 2:23
acı çektiği uykusundan,

uyanmayı istedi derince,

inceden kaybolduğu rüyasından,

sürüklenmeyi diledi kalbince,

haksızdı belki de,

nefret söylemleri kadar,

anlayamadığı kelimelere zarar,

yararsızdı düşlere,

anlam veremediği gülüşlere..

çivisi çıkmıştı dünyanın,

lakin kıpırdanmaya niyetli değildi ,

sayifane karanlığının,

içerisinde delicesine tükenmekteydi,

sahi kim gelirdi kurtarmaya,

ruhunu özgür kılmaya,

unutmadan hissetmeyi,

unutamadan sevgiyi,

bilinmezdi, terkederdi bunun sonunda,

yazılırdı, atılırdı kalbinden sonsuzluğa..
sigara paketlerine resmini çizdiğim
Körpe fidanlara adını yazdığım
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam

bedri rahmi
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
(Orhan VELi)
"Memleket bitti yine bitmedi hâlâ sen ben
Bize bu hâl ile bizden büyük olmaz düşman."
Sarmış beni gurbet,
Sarmış beni Mecnun diye zincir gibi dağlar;
Bir türbe ki ruhum, gelen ağlar, giden ağlar!

Her şey bana bîgâne bu yerde,
Herkes gibi her şey:
Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller;
Dillenmiş ağızlarla tutuk dilli gönüller...

Hattâ bana insanlara nisbetle yakındır
Bahçemde ölen kuş,
Bahçemde kefensiz gömülen kuş.

Herkes bana bîgâne bu yerde...
Bir yer ki, sevenler, sevilenlerden, eser yok;
Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok;
Yok... yok!

faruk Nafiz
kader

Kader, beyaz kağıda sütle yazılmış yazı;
Elindeyse beyazdan, gel de sıyır beyazı!

necip fazıl
gözlerin sözlerime dokununca,

dünyanın en mutlu insanı olurdum,

rengarenk gülümsemen kalbime konunca,

saklayamazdı huzurlu senlerim vuruldum,

anlatamazdım sana bunları,

gülümsemen yanıbaşımda başımı döndürürken,

anlatamazdım mutluluk veren anları ,

hayranlığım git gide artarken,

nasıl bahsedebilirdim ki etkilendiğimi,

dualarım sende toplanırken,

nasıl bahsedebilirdim ki sana doğru yavaş yavaş çekildiğimi..

kalbinden..

belki belki bir gün ,

hatta belki yarın,

bahsederim sana tüm bunları,

ellerini tutarken..
Gel demek kolay.
Git demek zor.
Kal demek kolay.
Doyurmak zor.
Ölmek kolay.
Yaşamak zor.
Çok zor.

Bana ait.
cep delik cepken delik.
çarık delik potin delik.
sabah akşam sade ekmek,
yanında katık bitik.
içtiğin su parayla,
alın terin bedava.
iki gülmek bir pirzola,
doyuyoruz kahkahayla.
felek biz sana ne ettik,
değerimiz bir metelik.
koskoca bir handa,
bir zorbanın kölesiyik.

Gökdelendeki kapıcı.
Hakir olduysa millet, şanına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten

n. kemal
Sen yârımın kasidisen Eylen sene çay demişem
Heyalını gönderibdir Bes ki men ah vay demişem

Ah geceler yatmamışam Ben sana lay lay demişem
Sen yatalı ben gözüme Ulduzları say demişem

***
Etek dolu derya kimi Göz yaşıma çay demişem
Ömre süren ben kara gün Ah demişem vay demişem

(bkz: Şehriyar)
(bkz: yar kasidi)

https://youtu.be/MUBwBtmSX70