bugün

her şeyi bırakıp git
yalnızlığım kalsın..
bu sefer veda etmeyip
gururum dalgalansın...
bütün geceler şiirlere gebedir
nerede ebelerimiz.
kaçı doğuramadan
ertesi geceye devredecektir.
Haydarpaşa garında.
Anasıda yanında.
istedimde vermedi.
Çıban çıksın *mında.
tosun
“...Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır,
Harcayacaksın..”
“Yalnız senin ellerin gezinsin ömrümde
Beni yalnız sen mahkûm eyle, sen azad
Ve yalnız sen benden canımı iste ki
Nereye saklayacağımı şaşırmadan vereyim”
Sigaramın dumanına sarsam saklasam seni. Gitme gitme el olursun sevdiğim, incitir beni.
Uzunca zamandır görmeyeli seni,
Bir başka kadın, bir hoş olmuşsun.
Kollarıma alıp da, sarmayalı seni;
Beyaz peynir gibiydin, kaşar olmuşsun...
*
Evet
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında.
Aşklarım, inançlarım işgal altındadır
tabutumun üstünde zar atıyorlar
cebimdeki adreslerden umut kalmamıştır
toprağa sokulduğum zaman çapa vuran adamlar
denize yaklaşınca kumlar ve çakıltaşları
geçmiş günlerimi aşağılamaktadır.

Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında.
Ve rüzgftr buruşturuyor polis raporlarını
kadınlar fazlasıyla günaha giriyorlar
bazı solgun gömleklerin çözük düğmelerinden
çelik tırpan gibi silkiniyor çocuklar
denizin satırları arasında.
Gece arsızca kükrüyor paslı beyninde şehrin
küfre yaklaştıkça inancım artıyor.

Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında
öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan
saçiarım çok yoruldu gençlik uykularımda
acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman
acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim.
Ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın
başından başlayabilirim.
“Vakit geldi Kunala dünya'yı göreli çok oldu
Tam kırk yılda seni buldum Kunala!
Bu can tenden geçmeden bu dünyadan göçmeden,
Bir kerecik sevmek çok değil..
Simsiyah saçların var Kunala
Kemiklerine yapışık etlerin var, Bir gün dökülecek
Kunala kuşu gibi gözlerin var, Bir gün sönecek kunala
Bu etlerin arkasında güzelliklerin var,
Benden başka kimse bilmeyecek..:)”

https://music.youtube.com...o&si=SMGBVriUcfA2-Qxe
görsel
Noktanın sonuna kadar
Bir sinir bir can yanmasıyla
Bir parçamı
Bir demir mengeneye
Koyup sıkmak istiyorum mu nedir
Dilimi

Bir acı mı ne gerek
Öyle uykum var ki
Öyle istiyorum ki..
“Gecenin üçüdür en uygun zaman, bahse girerim
düşünün: sabah çok yakın
oysa ışıltı yok ortalıkta
nerdeyse gece bitmiş, ama sürmekte karanlık
henüz uyanmış bazıları,
henüz uyumamış bazıları..”
görsel
mecnun istedi bi kerem,
leyla vermedi bi kerem,
ben mecnun muyum leyla için çöllere düşem,
vermezse Leyla'nın da dibini dövem.
'' yenilgi, yenilgim, başkaldırım,
ve de benim kendimle tanışmam.
sayendedir ki hala ben,
ayağı yere basan,
ve solmuş defneler peşinde koşmayan,
genç olduğumun bilincindeyim,
ve sende yalnızlığımı buldum,
ve de herkesten uzak ve gururlu olmayı ''

(bkz: halil cibran)
(bkz: yenilgi)
...

Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun,
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden tut,
Tut beni, sür güne…
sen hala anlamadın sevginin en hasını
sen hala çözemedin ırmağın dünyasını

henüz bir tokat gibi inmedi yüzüne aşk
kalbine çivilerle gömülmedi ayrılık
örmedin bir arslanın can çekişen resmini
yalnızlık kitabında okumadın ismini.
Kadını bir gürültüye sapladılar.
Evler tıkırtıydı, tıkırtıydı, tıkırtı
kahkahamın düşürdüğü çiçekleri bulamadılar
fırtınalı bir geceydi çünkü bulamadılar
bombalar, bö sesleri, savaş alaborası…
Yaşamak bir tıkırtıydı, aldırmadılar.
.
“Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir bene ulaştırırdı beni, kederli dalgınlığımdan her döndüğümde...

Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay yakınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir,
Ömür hanım?”
“Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.”
Bunca yıkılmış dağlar üstüne
Kalbimin kanını buharlaştırdı gözlerin
Oysa kaç güvercin havalanmıştı içimden
Konarak pervazlarına gülüşlerinin
Kaç mermi sıyırmıştı ruhumu
Acımasız yürüyüşlerinin mevzilerinde
Dayanmıştım
Ağlamıştım saatlerce parçalanan düşlerime
Ta ki sevgilim
Kızaran bir gök bulutu
Ölümü
Bir yıldırımla düşürdüğün ana değin
Kalbimin haritasına
Artık ilgilenmiyorum seninle
Demiştin barut kokan kelimelerle
Demiştin de hayat ölü bir bıldırcın gibi
Tutuşup yanmıştı yanan bir tahta içinde
Tarla küllerle dolu, ortasında yumurta
Çatladıkça yeniden doğuruyor kanımdan
Fışkıran harflerle kalbim olan cümleyi:
Ben ancak bir tarih kitabı kadar
ilgileniyorum seninle...
‘’..Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde.,,
"Nihâyet, en yakın emellerin de
Zehirli rüzgârlar eser yerinde,
Gidenle beraber gider saadet.

Kırılmış bir kalbe son kalan yoldaş;
Gizlice dökülen beş, on damla yaş
Bir de yâd edilen hâtıralardır."
Sere Serpe
Orhan Veli Kanık

Uzanıp yatıvermiş, sere serpe;
Entarisi sıyrılmış, hafiften;
Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;
Bir eliyle de göğsünü tutmuş.
içinde kötülüğü yok, biliyorum;
Yok, benim de yok ama...
Olmaz ki!
Böyle de yatılmaz ki!

edibüdü: biz bir bok değiliz ve hayatımızın tek amacı meme vajina popo olunca bu durum edebiyata da yansıyor tabi ki...
https://www.uludagsozluk.com/e/46794837/
Dağ döşünden aşmıram
Küsmüşem barışmıram
Hamından gözel benim
Lakin hiç danışmıram.