bugün

Muhtemelen Çinçin'li bir abladır.
bir dönemler parayı bulan yurdum kadınının çoğuydu. sarı altını çağrıştırdığından zengin gösterdiğini düşünüyorlardı galiba.

neyse anlatmak istediğim anıma geçeyim.

yer izmir fuar.

o dönem birkaç arkadaş fuardayız. bi çay bahçesinde oturmuşuz. çay bahçesinin etrafı demirlerle çevrili bahçenin yola bakan tarafında esmer sarışın hanım arkadaşımız ile onun erkek arkadaşı sarışın mavi gözlü bir çocuk karşılıklı olarak oturmuşlardı. araları da biraz limoni. kız tirplerde.

o sırada çingene bi ablamız geldi. gül alırmısınız dedi? daha kimse cevap vermeden kız üstten bi tavırla eliyle de git git işareti yaparak ablanın suratına bakmadan "istemez istemez" dedi. çingene ablamız sahte sevimliliğini ve gülümsemesini bi yana bırakıp çingenelere özgü başkasını beğenmez / rekabetçi özüne döndü. "hoşt köpek. sen kimsin de bana git git yaparsın çingene seni. saçını sarıya boyattın diye (h)anfendi mi oldun? (çocuğa dönerek) abe cillop gibi çocuksun bula bula benden beter çingeneyi mi buldun?" dedi. çift haricinde masadakiler gülmemek için dudaklarını ısırıyor, göz göze gelmemek için abuk subuk yerelere bakıyorduk. biliyorduk ki göz göze gelirsek sarsılarak gülmeye başlayacağız.

bu olay her aklıma geldiğinde yüzümde bi gülümseme olur.
kaşlar siyah, saçlar sarı olan kişidir.

düşman başınadır.
çağla şikeldir.
iticidir. ama verse nefessiz...
(bkz: tenin esmer ruhun sarışın)