bugün

açık çay içerdi hep.
demli olunca bardağın diğer tarafından beni göremezmiş,
öyle derdi.
ben bütün hüzünleri denemişim kendimde
canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
bir bir denemişim bütün kelimeleri
yeni sözler buldum seni görmeyeli

kuliste yarasını saran soytarı gibi
seni görmeyeli
kasketim eğip üstüne acılarımın
sen yüzüne sürgün olduğum kadın
kardeşim olan gözlerini unutmadım
çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat

sen tutar kendini incecik sevdirirdin
bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa
şanssızım diyemem kendi payıma
hain bir aşk bu kökü dışarda
olur böyle şeyler ara sıra
olur ara sıra

aslında cemal süreya'nın 5 farklı şiirinin birleşmesinden oluşan mazhar alanson şarkısıdır.
günlerce konuşmaz, yazmaz, aramaz, sormaz
sonra gelir
bir merhaba der
yine
o kazanır...
Uzaklara öyle bir bakışın vardı kafeteryada keşke
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni..
olum başlığa niye yazmıyorsunuz neden şov peşindesiniz siz böyle?
gül
gülün tam ortasında ağlıyorum
her akşam sokak ortasında öldükçe
önümü arkamı bilmiyorum
azaldığını duyup duyup karanlıkta
beni ayakta tutan gözlerinin

ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
istasyonda tiren oluyor biraz
ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım

gülü alıyorum yüzüme sürüyorum
her nasılsa sokağa düşmüş
kolumu kanadımı kırıyorum
bir kan oluyor bir kıyamet bir çalgı
ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene.
Kirmizi bir at oluyor solugun
yuzumun yanmasindan anliyorum
yoksuluz gecelerimiz cok kisa
dortnala sevismek lazim.
Üşüdüysen söyle sevgilim,
Seni bir kat daha seveyim.
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil.
Sesinde ne var biliyor musun
Ev dağınıklığı var
ikide bir elini başına götürüp
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun.
Birçoğu aslen cemal süreya'ya ait olmayan dizelerdir.
sesinde ne var biliyor musun
söyledigin sözcükler var
küçücük seyler belki
ama günün bu saatinde
anit gibi dururlar

sesinde ne var biliyor musun
söyleyemedigin sözcükler var.
öyle güzel unutmuştun ki beni,
hatırlatmaya kıyamadım.
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Söylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

(bkz: cemal süreya)
"hayat kısa,
kuşlar uçuyor"
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek.
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti. Çünkü iki kişiydik.
ve aktı durdu
o ilk
o baş döndürücü
o cahil su

siirdi bir cesit:
yuregin yaban argosu.
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük..
"Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar."
(Üvercinka)
güncel Önemli Başlıklar