bugün

çok anlamsızdır. bilakis kapkaca karşı sigortadır. çalacak olan şahıs koşarak kaçacaktır.
kendisine takılanlara genellikle '' olum alo dedimmi sesim gidiyomu; gidiyo... karşı tarafın sesi geliyomu; geliyo... ee ne gereği var çok para veripte değişini almaya allah allaaah! '' savunmasıyla cevap veren ama telefonu çalsa bie cevap vermeyen insan modeli.
ah ulan. bundan yıllaar yıllar evvel, üniversite birinci sınıfta dersten atılmama sebebiyet vermiş hadise. o zaman da daha çok nokia'nın ufak, zarif telefonları falan ilgi görüyor. bu kameralı telefonlar yeni yeni ortaya çıkmış, millet telefon değil, atlayıp uzaya çıkacak sanki abura koyim o denli övüyorlar. biri diyor; "abi nokyanın kameralı telefonunu gördün mü 9880. bi tuşa basıyon cam gibi çekiyo fotoyu.". öbür pezevenk duyduğunu başkasına anlatıyor; "abi nokyanın yeni telefonu gördün mü 9880. fotoyu bi çekiyon karıyı çıplak gösteriyo.".

neyse, sonuç itibariyle, bir telefon davasıdır, övmelerdir gidiyor. bendeki de ericsson'un tahmin ettiğin telefonu işte. hala saklarım, ceviz neyi kırıyoz.

neyse hacım, girdik derse, "zülülü delilü zülülü" deyu çalmaya başladı bizimki. hoca aşı yapılan ilkokul bebesi edasıyla bir zıplamış ki anam. böğürüyor; "kimin o telefon! sakın ha! sakın ha! dersimde asla istemem bunu. dersimi terk edersiniz!" deyu, deniz baykal sandım bi an herifi. ben de derse girmeden meğer tuşları kilitlemişim, artık helada gizliden gizliye mi kitledik bilmiyom. tuşları kilitleyince, kapatma tuşu da işlemiyor abura koyim. herif böğürünce çaktırmadan eli cebe soktum, kapatma duşuna uzuuun anam uzun basıyorum, ama tuşların kilitli olduğundan habarım yok, unutmuşum. aradan 1 dakika geçti geçmedi, kabus geri döndü: "zülülü delilü zülülü". herif; "kimin lan bu telefon??" deyu böğürmeye kalkmadan, " eh, ben kalkıyım madem." gibi bir laf ettim. misafirlikten kalkıyor sanki pezevenk. ulan, o kadar millet izliyor, bir de lanet olasıca kulakların kızarması hadisesi var ki, abov. şimdi diyorum da, hani madem utanacaksın, telefonu çıkarmak mı daha utanç verici, yoksa 130'u kız olmak üzere 150 kişinin önünde kulağın kızararak saçmalaman mı?

hiçbiri koymadı da, dersten atıldıktan sonra; "kimmiş bu arayıp duran ibne evladı?" deyu telefonuma baktığımda, 1 senedir arayıp sormayan, zaten zerrece de hazzetmediğim bir herifin aradığını gördüm ya, nah bu godu işte. hahah. herif sonradan mesaj çektiydi bi erkek olarak; "kardes. osledim sani.". tam ibne.
türk insanının kendini beğenmişliği.
cep telefonunu konuşma amaçlı kulanmaktan ziyade hava atma, caka satma amaçlı kulanan yaratıkların sergiledikleri davranıştır...
düşük modellerin antenli olduğunu varsayarsak antenin utanan kişinin götüne girmesi durumudur. utanmayınız, psikologla görüşünüz.
bu bana yetiyor, gereksiz para harcamayı sevmiyorum diyerek işin içinden çıkılır.
cep telefonunun satılmasını isteyen kişilerin toplumda oluşmasını sağladıkları baskıdan dolayı cep telefonunun eski olmasından rahatsızlık duyulması durumudur. ya da daha önceden başka ürünlerin satışı için oluşturulmuş baskının cep telefonuna da yansımasından kaynaklanır.
alışveriş merkezlerine gidememe sebebim. o kapıdaki skik x ray cihazı mı neyse, onlardan geçmek tam bi işkence!

- beyefendi metal eşyaları çıkarıp şuraya koyar mısınız?
+ tabii (işte başlıyoruz yine! güvenlikçi kız da süpermiş lan.)
geçiyorum, ötüyor!
- bi daha bakabilir misiniz ceplerinize?
+ ehe ehe. tabii (ulan sanki keleş sokuyorum içeri yaa!)
geçiyorum, ötüyor. neden? çünkü cep telefonumu çıkarıp oraya koymaya utanıyorum!
- beyefendi üstünüzü aramak zorundayız.
+ ?!! (kendisi mi arayacak acaba lan. arasııın)
- murat bey bakar mısınız.
+ (ohaaa murat beye bak! aratmam lan buna kendimi) aaa, telefonu unutmuşum. ehe ehe, buyrun.
- yuuuh! o ne be! ev telefonunu koysaydın cebine!

abartılı kısımları atarsak, aha böyle oluyor.
Kalabalık arkadaş grubu arasında cep telefonunu çıkarıp masaya koyamama durumudur.
(bkz: takoz)
ister istemez insanın aklına yerleşen hissiyattır. yeni model olan telefonu olanlar doğal olarak rahat konuşurlar ama telefonu düşük model olanlar ise her zaman bunun sıkıntısını topluma açık her yerde yaşarlar. birçok kişiye göre taşınan cep telefonun modeli ve değeri o kişinin değerine eşittir. *
insaların degerleri artık o kadar sacma sapan şeylerle ölçülüyoki insanlar telefon modelinden utaniyor.utanacak o kadar cok şey varken...
bide şöyle düşene biliriz;tuvalete düşecek korkusu yok, çalınacak korkusu yok, kapkaca ugrarım korkusu yok, ahanda bozuldu yenisini nasıl alicam korkusu yok...
(bkz: düşük model cep telefonu kullanıyorum mutluyum)
türklere has özelliktir kanımca. aslında öyle genellememek lazım görgüsüzlere has olaydır demek daha doğru olur. adam iş başvurusu için gelir ve ne kadar zor durumda olduğundan bahseder durur, biz sizi arayacağız der telefon numarası sorarsınız ezberinde tutamadığı telefon numarasına bakmak için telefonunu çıkarır. o esnada insan kaynakları müdürü ve ben şaşkınlıkla adamın telefonuna odaklanırız. 3 mp kameralı son model telefonu almaya parası yetmiştir adamın ama anlattığı gibi çocuklarına ekmek götürememektedir. sonuç olarak bizim ondan daha zor durumda olduğumuz kanısına varılır.
siz utanmayın sizi bu duruma düşürenler utansın.*
Eğer kişi böyle bir durum içinde ise şöyle bir savunmaya geçebilir;
-Bune lan?
-Ne var lan fıktık gibi işte. 3. kattan at bişey olmuyor. Diğerleri çabuk bozuluyor ondan bunu kullanıyorum.
-??
gereksiz hadisedir. insan bir yerde cep telefonuyla değer görüyorsa o yerde insan yok demektir.
(bkz: kapitalizm)
kapitalist toplumun eseri,kendini,kişiliğini kullandığı "mal" üzerinden tanımlayan "birey"in normal ruh hali.
teknolojinin cok nankör bişey oldugunun göstergesidir.
şöyle ki nokia 3310'lar ilk cıktıgında hatırlıyorum 400 ytl'ye satılıyordu,zamanına göre acaip özellkli telefondu,besteleyici,wap falan vardı *,sonra bir-iki ay geçmeden telefon ele alınmaz oldu iki ay önce 400'e telefon alan zihniyet bu takoz oldu kullanılmaz artık diye bu telefondan utanır oldu,dalga gecilicek korkusuyla yasanıldı durdu ki bu hala devam etmektedir.
500 ytl maaşla 1500 ytl'lik telefon kullanan amelelerin sayısı tahminlerden çok daha yüksek olduğu için aslında yapılmaması gerekendir. ben bilirim ki 2004'te kolunda bvlgari saat olan şahıslar elinde ericsson 688 ile gezebiliyordu. biraz karakter meselesi kısacası.
hala 3330 mu kullanmaktayım ve hala da başım arşa değiyor. hayır o değilde 1.500 ytl lik telofon alıpta onu bir de kontorlu kullanmıyorlar mı ben orda bitiyorum işte. bir paradoxs var ama dur bakalım.
(bkz: havan kime yabancı)
(bkz: aslan kadar aslan)
cep telefonunun üretiliş amacı mobil iletişim olduğundan olgunlaşmamış bünyelerin duygusu. cep telefonunu amacından dışarı saptıran kamera , müzik çalar , video kaydedici vb. özellikler sadece tercih meselesidir. bu özelliklere sahip bir telefonun varsa bulunduğun ortamda senin saygınlık kazandığını düşünen bünyeler saygısızdır zaten.
zamanında bir saat markasının reklamını hatırlattı bu tespit , aşağılık kompleksi her neyse işte. saat erkeği değiştirirmiş. ben saate cep telefonumdan bakıyorum hem o saat markasına gömüyorum hem de telefonu amacından saptırıp saygınlık malzemesi yapanlara gömüyorum.

(bkz: orgazm etkisi yaratan entryler)

edit : entry nömaramla da gömmüşüm yaa.
efenim nokia utansin! vakti zamaninda 400 $ vererek aldigim teknoloji harikasi cihaz, bugun antika hukmune gecmisse, suc sende degil, seni sevende demekten baska care yok...!

bugun turkcell sagolsun mesaj atip, "turkcel'le 11. yil serefine, 11 ay boyunca ayda bir gun turkcellilerle bedava konus" deyince hatirladim. dile kolay 11 yil. yani tam tamina 25 nisan 1997 yilinda, bir ilkbahar sabahinda, 400 $ vererek aldigim nokia 5110 model saheser bugun antika hukmune gecmisse utanmak bana mi yoksa nokia'ya mi duser?

gariban telefon bu sure zarfinda epey hirpalandi. sarji bir gun gidiyor kimseyle konusup, mesaj felan gondermezsem. oyle bir gaflette bulununca aksam namazi vaktine dar yetisiyor meretin sarji. birde pil, yani komple arka kapak artik tutmuyor, o yuzden koli bandi ile ana govde ile pili bir arada tutmaya calisiyoruz. anten kirildi iki sene once, ulus pazarini alt ust ettim ama yenisini de bulamadim. neyse canimiz sagolsun. gecen gun anadolu medeniyetleri muzesinden bir yetkili aradi telefona talip oldu. ama kiyamayip kibarca reddettim. ertesi gun polis esliginde gelip, tarihi eser kacakciligindan subeye goturp sorguladilar. neyse ki imei numarasi neyim hepsi tamam cikinca serbest birakip, telefonu da iade ettiler. mesaj yazmiyor, uc bes tusa ustuste basinca kafasi karisiyor, goruntu kayboluyor bizde zorlamiyoruz. icabi halinde arar konusurum.

el hasil efendim utanmaya sikilmaya luzum yoktur. telefonunuzla barisik olunuz. hatta iyi yonlerini dusununuz. bakiniz bir misal: gecen kahvalti yaptigim nezih bir mekanda telefonu cikarip masaya koydum. birden butun gozler bizim masaya cevrildi. caktirmadan bakmaya calisanlar, pecete, kulluk alma bahanesiyle masama yaklasmalar felan... sonunda bir grup kiz dayanamayip geldiler, telefonu ellerine alip elden ele bir dolastirdilar. "ay inamiyorum, cok cool bi sey ya, inanmiyoruuuuam! " felan gibi sesler cikardilar. oksadilar, optuler, kokladilar felan, baktim bizim telefon bastan cikip beni terkedecek, telefonu ellerinden kaptigim gibi mekani terk ettim. pesimden epey kostular ama yakalayamadilar...
düşük model telefon kullanıyor diye utanan tip, büyük ihtimal levi's, convers giymediği için de utanıyordur.
komik, insanı güldüren, güldürürken ne hale geliyoruz diye düşündüren durumdur.

kanımca en acı örneği de şudur;

17 yaşındaki çocuğun, 84 yaşındaki anneannesini 850 ytl için öldürkten sonra verdiği ifadeyi aynen yazıyorum,

"Reşatbey gibi bir yerde yaşadığım için marka giyip, pahalı yaşam sürmek zorundaydım. Bunun için de paraya ihtiyacım vardı''

http://www.milliyet.com.t...07/04/19/son/sontur41.asp
benimde bir zamanlar şımarık zengin züppeler tarfından maruz bırakıldığım durum.