bugün

bu konuyla ilgili bir kaç hikaye anlatılır. ama en gerçeye yatkın olanı Sezai Karakoç ile arasında olan bir iddia mevzusudur.
cemal süreyyadır eski soyadı şuan süreya olarak bilmekteyiz y'nin biri eksik. işte bu eksik y'nin hikayesi;

Cemal Süreya ve Sezai Karakoç üniversitede sınıf arkadaşıdır. Ve sınıflarında ''Muazzez Akkaya'' isminde bir de kız varmış. ikisi de bu kızı gizliden gizliye severlermiş. Sınıfta gün boyu aynı kıza duydukları ilgiyi birbirlerine anlatırlarmış. Hatta Muazzez'e yazdıkları şiirleri birbirlerine okurlarmış.. Sonra bu aşk, zamanla kızışmış ve birbirlerine 'ben elde ederim, sen edersin' derken 'kim elde edecek?' diye iddiaya tutuşmuşlar.
Kaybeden büyük bir bedel ödeyecek demişler. Ve bu bedel ömrü boyunca üzerlerinde kalıcak. Bedene fiziksel bir zarar olmayacak diye de karar kılmışlar. Ve sonunda soyadını değiştirmeye gelmiş olay..

Cemal Sürey(y)a kazanırsa ;Sezai Karakoç'un soyadı ''Karkoç'' olucak..
Sezai Karakoç Kazanırsa ; CemaL Süreyya'nın soyadı 'Süreya' olucak.
ve tabi kızı Sezai Karakoç elde eder ve onunla çıkmaya başlar. Cemal Süreya da gidip tek 'Y' harfini attırır soyadından..

işte Süreyya'dan Süreya'ya geçiş dönemi böyle olmuştur..
ileri ki zamanlarda Muazzez Akkaya bir iddia sonucu Sezai Karakoç'un kendisi ile çıktığını öğrenir. Biraz da sorunları olan Muazzez bunu kaldıramamış, okulu bıramış ve memleketi oLan Geyve'ye gitmiştir..

Sezai Karakoç bu duruma çok üzülür ve Muazzez Akkaya'ya ithafen (bkz: Mona Rosa)şiirini yazar. Şair Karakoç,1950 yılında Mülkiye'de öğrenci iken yazmıştır bu şiiri. Ancak 2002 yılına kadar yayımlanmamıştır.
"Mona Roza" Türk edebiyatının en mahrem akrostiş şiiridir.
(bkz: gerçeye)
söz konusu kadının, sezai karakoç tarafından elde edildiği veyahut aralarında sentimental bir etkileşimin başladığı biraz şaibelidir. zira, ileriki yıllarda sezai ünlenir, kadın onu uzaklardan seyre dalar. kadın da, evlenir evlat sahibi dahi olur. muazzez hanım'A: "sezai karakoç'u anımsıyor musunuz?" şeklinde sorulduğunda: "hayır.. öyle birisi hiç olmadı hayatımda" der.

normal bir beyanat esasında. zira, kadın o sıralar evlidir ve yuvasını yıkmak istemez.