bugün

bitimsiz saatler yılına üç soru

Kenarında burnumun bir köpek gerinir daim.
Hiç bir suretimde göremem de onu,
nasıldır büründüğüm don kaygılanırım.

Çatlarsa yüzüm çıkarsa açığa kuşkulanırım.
Fotoğraflarım arasına girmeyen
bir mahmurluk düşüncesi midir
bademlere çaputlara alışmak?

Ölüm kokmuş cesed halinde burunlarda,
sokakta çocuklar taşlarla düşüp kalkmakta.

-Haşlama yemeklerde eğleşme.
Emdiğin kendi tenindir. Tükür at acını!

Benimle yürüyüşe çıkan ve seslenen de kimdir?
Okuduğum gibi bıraktım derdim oysa
gebe kaldığım gibi doğurmaya.
Etrafta çalılar merkep karnında bile
büyüyen ayrık otları.
Bu bahçede halayık ne gezer;

ve bir baston bir acıya nasıl refakat eder?

iki kere gelmiş geçmiş ola

I.
Taşları eriterek önümüze döşüyor, yürüyüp gidiyoruz
“_ Son oyalanmasını göstermeyi kim keşfetmiş ilkin?
_ Çok köke inen bir soru bu, binayı çökertir, kovun bunu…”
Demek ki ben, sesimi asıp can çekiştirmeye yazgılıyım.

Çünkü başıyla oynanmış bazımızın, eti yavaş yavaş kelle olmuş
Büyüdüğü doğru ağaçların ama doğru değil çocukların
Büyümek istedikleri...

Susacak ne çok şey var…

II.
Kendime taziyem odur ki görüşeceğiz sanırım
Kendime vasiyetim o ki gelme benimle
Kendime salık veririm uzak durma benden
Kendime daha ne deyim ne gelir elden
Kendime aldım bunu kalacak sana
Kendime ayırdım desem de artmadı bana
Kendime geldim diyemem misafirinim ey dizlerim
Kendime konuşasım var sana ne diyeyim

Kendime baktım da şöyle bir babamım
Kendime baktım da şöyle bir babayım.

Susacak ne çok şey var
Gemiler ayrılacaklarını bilmiyor kıyıdan
Susacak ne çok şey var
Kıyı duruyor hep ayrılıyor gemiler.

Gemiler denizin üstünde
Etin üstünde jilet gibi.

kendisi merdivenşiir dergisinde yazar, ali ural ın arkadaşıdır.
mahmut temizyürek'e göre yazdığı şiir bu çağın şiiri değildir. gerçekten de şiirinde dede korkut da var, mevlana da var ve şiir dili de o şiirden devşirdiğiniz hava da bu çağa ait değildir. ''gençlik hevesiyle yazdığım şiirler''i olan bir şair değil. hep bir bilgelik var.

kişilik olarak da ali ural'dan daha güzel insandır. ismet özel'in fedaisiyken yanlıı gördüğü yerde stop'a basmış arabadan inmesini bilmiştir. sırf bu yüzden de müteşairler tarafından eleştirilen bu insanın şiir üzerine yazdığı yazılar ise şule yayınlarından çıkmıştır. o yazıları da okuyunca şiirin çok zor bir sanat olduğunu gösteren ehil bir düşünce insanı tarafından yazıldığını anlarsınız. ilginç bir insan, yetmişlerden sonraki şairler arasındaki en pozsuzu.
Boğazıma Yılan Akmış Döv Beni


Boğazıma yılan akmış döv beni; ısırıklarımdan koptu kopacak dilim
uyar beni ağız ağıza çiftleşen bu yılanlardan, kerem eyle vur!..
perçemimden çek götür, çürük elmalar yedir de kustur
derim incecik ve kemikli de değilim, kanım akacak
canım acıdıkça daha bir gürleşecek sesim
duydukların bir şey değil
gülüp geçtiklerim.

Boğazıma yılan akmış döv beni; annem kadar çocuk ol tez elden
içi oyuk kara bir ceviz gibi uyusun tırpan yorgunu bedenim
denkleri dağılsın, destelerini yağmur ıslatsın da
doldurmasın testisini
üç damla.

Boğazıma yılan akmış döv beni; elimde yılanımla
dolaşıyorsam da
boğazına dili akanların yamacında
zaman benim için yazgıya tebdil olmuyor.

Boğazıma yılan akmış döv beni; en geniş halini alacak
yekindiğimde gövdem
al o zaman ölçüsünü boyumun
bir kamışa binip geleyim peşinden
yok hiçbir şey gelmeyecekse elinden
birkaç dakika çocuk ol
ağzımı dikip göğe
senin yerine de
uluyacağım
yoksa ben.
menderes lisesinde edebiyat hocalığımı yapmış şu an ise yine mendereste bir anadolu lisesinde hocalığa devam eden, muhteşem bir anlatımı, bilgi ve birikimi olan karizmatik kişi. elinden geçen herkes hakkında iyi birşeyler söyler.
Mendereste derslerime girerken neredeyse tapınmak üzere olduğum kişilikti. Kendisi bilmez ama okuduğum bölümü seçmemin nedenlerinden biri de odur. Ders sırasında sergilediği inanılmaz anlatımla sizi hiç sıkmadan saatlerce derste tutabilir. Bundan yaklaşık 3-4 sene öncesinden bahsediyorum: Belki de dünyanın en geniş görüşlü insanlarından bir tanesiydi.

Kendisinin dindar olduğunu bilirdik ama bunu bizlere çok yansıtmazdı. Hatta hiç yansıtmazdı. Bir enstantane hatırlıyorum örneğin: Bilgi yarışmasına gidiyorduk ve hoca çocuğundan bahsediyordu: ilk okula giden bir oğlu olduğunu anlatıyordu. Oğlu birkaç gün önce Celal hocaya Cuma namazına gidip orada yaşadıklarını anlatmış ve çok değişik duygular hissettiğinden bahsetmiş. Celal Hoca o güne kadar çocuğuna dini bir bilgi vermemiş anladığım kadarıyla. (Neden anlatıyorsun diyen olursa birazdan geliyor.). Burada da gördüğümüz üzere hocanın din konusuna çok değişik ve açık görüşlü bir yaklaşımı var. Zaten dinlediğim kadarıyla da kendisi de böyle biri: Açık görüşlü.

Hocanın bir süredir yayınladığı yazılara baktığımda bütün hayatımı değiştiren kişinin Celal Fedai olduğunu unutmak istiyorum. Bilgeliğin, mantığın ve analitik düşüncenin zirvesi diye tahayyül ettiğim kişi her yazısında başka bir mantık hatasına düşmekte, aynı yazı içinde kendisiyle çelişip durmakta. Ben ki bu aciz beynimle bunları fark ediyorsam hocanın bunları yapması imkansız geliyor bana. Hep diyorum birilerinin zoruyla yada yaranmak için mi... Neyse Celal Hoca ile aynı cümle de yakışmaz bu diyeceklerim. Din ile ilgili çok naif düşünceleri olan birinin bir anda islamiyet kültürü savunuculuğuna geçmiş olması gerçekten beni düşündürüyor.

Celal Hocaya kendi hocası Rıza Filizok'tan bir tavsiye söylemek isterim: "Yeni edebiyatın kaynağının ne olacağı hatta yeni yaşam tarzımızın ne olacağı çoktandır konuşuluyor. insanlar islamiyetten mi, eski Türk medeniyetinden mi yoksa Batı'dan mı beslenmeliler? Cevabı basit: Hepsini aynı anda kullanmak gerek.

Celal Fedai'nin ve arkadaşlarının iktidarı kaf'la yazmak istemesi anlaşılır gibi değil. Marksistlerin özgürlük gibi kelimelerin üzerinde hegemonya kurduğundan bahsediyor yazısının girişinde. Bugüne kadar islami görüşlü insanlar bugüne kadar özgürlük kelimesini sadece türban için kullanmasalardı, hoş görü dini olan islamiyetin gerekliliklerini yerine getirip diğer dinlere ve başka şeylere özgürlüğü savunmaya başlasalardı Marksistler bu kelimeyi hiç üstlerine alamayacaklardı. Hocanın Marksist yada Sosyal Demokrat kişilerin iktidara gelecek olmasından bu kadar korkması da anlaşılır gibi değil. Belki bu anlaşılır ama Celal Fedai gibi bir adamın tutupta bütün ülkeyi ikiye bölüp islami taban iktidar olsun, biz iktidarı kaf ile yazacağız demesi hiç anlaşılır değil. Biri de çıkıp hocaya ne olduğunu anlatsın bana.

Daha yazar giderim ama belki bilmediğim bir şey vardır. Belki öğrenirsem üstüne yazarım çokça.
lise zamanlarımda dersine girme şansı yakaladığım güzel insan. dindar bir adam olmasına rağmen birisini kendinden farklı düşünüyor diye aşağıda gördüğüne şahit olmadım. bu nedenle sohbetinde bulunmuş herkesin hayranlık duyabileceği, bir edebiyat öğrencisi olarak eşine üniversitede rastlamadığım nitelikte bir hoca. aynı zamanda neo-klasik şiirin günümüz Türk edebiyatında önemli bir temsilcisidir. öylesine okuyan birisi şiirlerini anlayamasa da üzerine düşünüldüğü zaman yapılan övgülere ne kadar layık olduğu anlaşılmaktadır. son zamanlarda şiir dışında da eserler vermeye başlamıştır, kitapları şule yayınları tarafından basılmaktadır. ne kadar siyaset ve dünya görüşü açısından aynı düşünmesek de her zaman sevip saygı duyduğum, edebiyat okumamda önemli bir payı olan değerli bir hocam olarak kalacaktır.
hece dergisinin yayın kuruluna giremeyince küserek melamet şiir dergisini çıkaran abimiz.