bugün

yüreğini işitmek gerek,
duymak için soluğunu solumak gerek.
her dalıp gidişinde
bin şiir çıkarıyor belki gözlerin,
gözlerinle yaşama dalmak gerek.
hiçbir dilde söylenmemiş
hiçbir dilde yazılmamış
sözler ve şarkılar içindeyim.

edip cansever
...
ey bu topraklarda birer naş-ı perişan bırakıp
yükselen mevkibi ervah,
sakın arza bakıp sanmayın
bizde şevk-i şehadetle coşan bir kan var
bizde leşten daha hissiz
daha kokmuş can var

mehmed âkif
Burada yağmur yağıyor
Aralıksız yağıyor günlerdir
Ama sen yine de şemsiyeni
Almadan gel ilk otobüsle
Buğulanan camlara usulca
Yüzünü çiziyorum ki yüzün
Bir yağmur damlası olup
Düşüyor yapraklarına gülün
Güller de bozamıyor bu uzun
Karanlık sessizliğini kentin
Anılarını yitiriyor sokaklar
Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları
Tarih de kekemeleşiyor bazen
Ki o zaman aşktır tek bilici
Aşksa yürümek gibi bir şey
Duyabilmek kuşların gelişini
Anısı bizsek eğer bu kentin
Unuttuğu türküler bizsek
Acıyı rehin bırakıp bir güle
Anımsatmalıyız bunları bir bir
Sonra yürümeliyiz seninle
Sokaklara caddelere çıkmalıyız
Belki bir aşktır bu kentin
Belleğini geri getirecek olan
Burada yağmur yağıyor ama sen
Şemsiyeni almadan gel yine de
Özletiyor bu çılgın sağanak seni
Sırılsıklam özletiyor biliyor musun.

Ahmet telli
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

can yücel
Her ŞEy sende gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..

Can Yücel
ben ne kadar öbür çiçekleri denesem , seninki gül oluyor aralarında.
cemal süreya*
bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor!

mehmet akif ersoy
Geçmiş günü beyhude yere yâd etme,
Bir gelmemiş an için de feryat etme
Geçmiş gelecek masal bunlar hep
Eğlenmene bak ömrünü berbat etme.

Niceleri geldi, neler istediler,
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler.

Dünyada ne var, kendine dert eyleyecek,
Bir gün gelecek ki can bedenden gidecek,
Zümrüt çayır üstünde, sefa sür iki gün ...
Zira senin üstünde de otlar bitecek

Ömer Hayyam
korkuyorum Allah'ım ve görünürde bir yorganda yok,
yani durum son vapuru kaçırmak kadar tehlikeli. *
seni düşünmek güzel şey
seni düşünmek ümitli şey
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey

seni düşünmek güzel şey
seni düşünmek ümitli şey
fakat artık ümit yetmiyor bana
ben artık şarkı dinlemek değil
şarkı söylemek istiyorum

nazım hikmet
Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
Bak emrediyor:Daldığın alemden uyan ki,
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın...

atsız
iki rayı gibiyiz bir tren yolunun,
yakın olması neyi değiştirir son istasyonun?? *
-sunay akın-
her gece ölürken ben
zehir sendin her gece
istemeden alınan bedenime
insanı mutlu eden rüyasın sen..
hissediyorum seni her nefesimde..
uyuşuk beynimde..
gözlerin..Gözlerin çok parlak..
gözlerimi alırken gözlerin
kararıyor hava..
sebebi yine sen
içimden atamıyorum
istemiyorumda..
ama acı çekiyorum
vücuduma fazla
aklıma zarar.
istemsiz bir reflekssin sen...
sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur
ben burada zerdalisiz bir dal gibi durayım

A. Kadir
özledim seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
''git artık'' demek
''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa''
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek
CAN YÜCEL
elimden tut yoksa düşeceğim
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni

geceleri bir çarpıntı duyarsan
telâş telâş yağmurdan kaçıyorum
sarayburnu'ndan geçiyorum
akşamsa eylül'se ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
içlenir gizli gizli ağlarsın
eğer ben yalnızsam yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni
'Gel, al bir gün
Bu yaşamamışlığın ağrısını,
Oturup,küçük harflerle konuşalım,
Duyalım ama birbirimizi,
Olmazsa oturup ağlayalım...'

Çocuk gözleri kadar huzur veren dizeler. Tekrar tekrar okudum, kimin yazdığını biliyorum ama kime yazdığını bilmiyorum.
--spoiler--
Geleceğim Bekle Dedi
Ben Bekledim O da Gelmedi
Ölüm gibi bir şeydi
Ama Kimse ölmedi...
--spoiler--
Özdemir Asaf tı sanırım. Gelmeyen sevgilinin ardından okunabilecek en güzel şiirdir bence.
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?

N.F.K.
yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım
Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
Çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni
Sense araya korkular koydun.
Yasaklar koydun...
Şimdi nerdesin diye sakın sorma
Sen çağırdın ben gelmedim mi?

Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara,
yağmurlu havalara... Bu kasvetli akşamlara
Sen varken
bakıp içlenmezdim tren istasyonlarına
otobüs duraklarına...
Sen varken ayrılanlara ağlamazdım...
yıkılmazdım biten sevdaların ardından
Gidenlere küsmezdim
Kalanlara acımazdım...
Sen varken böyle üşümezdim-titremezdim
Masumdum, çocuklar gibi
böyle delirmezdim-küfretmezdim...
Hele ölmeyi hiç düşünmezdim.
Şimdi soruyorum sana
adı sevdaysa bu cehennemin
Sen yaktın da ben yanmadım mı?

Biliyorsun
bütün acılarına 'yeşil ışık' yaktım olmadı
bütün korkularına'arka çıktım'olmadı
dağlara merdiven dayadım olmadı
Haziranda kar oldum yağdım avuçlarına olmadı
Sevdim olmadı -yandım olmadı-taptım olmadı
artık benden pes
Bu aşkın biletini istediğin gibi kes
nasılsa gidiyorsun
Biliyorum git...
ama ardında
ağlayan bir çift göz
paramparça bir yürek
Ve yıkılmış bir dağ görmek istemiyorsan
Çek silahını daya sırtıma
Titrersem namerdim...
Sen vurdun da ben ölmedim mi?

Ahmet Selçuk ilkan.
ölsem ayıptır,sussam tehlikeli,
Çok sevmeli o zaman,çok söylemeli.

Metin ALTIOK
......
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
(bkz: Hasretinden prangalar eskittim).... (bkz: Ahmet arif)
.......
Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen ......
(bkz: Nazım Hikmet)
astral astral gezerken
aşık oldum ben sana
gel üçüncü gözüm ol
dalalım kozmoslara.