bugün

bipolar bozukluk tedavisinde kullanılan bazı ilaçları kullandım rexapin,ozaprin,cedrina,gyrex,invega ve risperdal gibi ve bazılarını kullanmaya devam etmekteyim ama bipolar değilim a kümesine ait bir kişilik bozukluğuna sahibim.
türkiye'de bu hastalığı bilen bir çok kişi, bende var dediği oysa herkeste olmayan ve etkisi çok büyük sonuçlar doğurabilecek hastalıktır. sizi nereye götürür başınıza neler gelir bilemezsiniz. dikkatli olmakta fayda var. bu hastalıktan bende var diyenler de "bu hastalığa sahip olan insanların da başlarına neler geliyor" bilmesinde fayda var...
O on yazar arasında kesin ben de varım.

Dün ne mutluyum yaaa diyodum bugün keşke ölsem de cesedimi hamam böcekleri kemirse diye hayıflanıyorum.
Sözlükteki beş yazardan onunda bulunan hastalık.

Arkadaşlar çok coolsunuz öyle böyle değil aşırı.
bir gece intihar etmek isterken ertesi gece hırs yapıp hayatı yönetmek istemektir.
eski adı manik depresif bozukluktur.sonradan hastaların hipomani donemi geçirdiği anlaşılıp bipolar denmiştir. bipolar latince "çift kutuplu" demektir. mani ve depresyonun zıt kutuplar olduğunu ifade eder.
mani döneminde acayip enerjik ve kafasına eseni yapan hastamiz depresyonda (söylemeye gerek yok sarkisi bile var)
tedavide mood stabilizer yani lithium kullanilir. çok çok hassas takip edilmelidir.
Bu hastalığın ileri derecelerindeki hastalar genelde şizofren.
kendimle mücadele veriyorum. kafam sürekli dağınık. geçmişi hatırlamak çok güç. geçmişi unutmak çok güç. kendini anlamlandırmak, uçarken yere çakılmak ya da düştüğün çukurdan doğrulmak çok güç. yaklaşık 8 yıl önceydi ilk farkettiğimde. yoğun stres altında bir kaç gün gelen depresif belirtiler hemen ardından yerini aşırı mutlu ve canlı bir kişiliğe bırakıyordu. karakter özelliğim bu dedim. kişiliğim dedim. taa ki 3 yıl sonra hayatımda çok değer verdiğim birini sırf bu yüzden kaybedene kadar. ortada hiçbir sebep yoktu, her şey yolundaydı ama ben kendimi toplayamıyordum işte. o kadar dipte hissedyordum sebepsiz yere ve o kadar acı çekiyordum ki ruhumdaki acıyı hissetmemek için bedenime zarar veriyordum. major zararlar değil elbette. gördükçe pişman olacak ya da dokundukça canım yanacak kadar. kollarımda çizikler, vücudumda morluklar, parça parça kesilmiş saçlarım. bir dönem yanımda makasla oturduğumu hatırlıyordum. uzundu o zamanlar saçlarım ve teker teker kesiyordum. kendimi son derece değersiz ve çirkin hissediyordum. ve ruhum sürekli ve o kadar çok acıyordu ki fiziksel bir acı olursa onu düşünmekten ruhumu fark etmem sanıyordum. işe yaradığı da oluyordu. o dönem yüksek dozda antidepresan kullandım. beynim uyuşuk, bakışlarım donuk. mal gibi gezerken ortada, hani 'dünya yıkılıyor, insanlığın sonu geldi' falan deseler; 'haa öyle mi? peki.' diyecek bir kafadaydım. işte o kafa bana hayatımda bir kez sahip olduğum ve aşırı değer verdiğim bir şeyi kaybettirdi. bir insanı. bir umudu. salak saçma yalnızlıklar sonra. o gittikten sonra bir silkelendim. daha çok acı çekmeliydim, ben daha da beterlerine layıktım. sigarayı bıraktım, antidepresanı da. 1 yıl içerisinde yaklaşık 20 kilo aldım. ruhumdaki boşluk hissi bir türlü geçmiyordu ve ben o deliği yiyerek doldurmaya çalışıyordum. 1 yıl sonra aynaya baktığımda kendimi tanıyamadım. hayatımın kontrolünü tekrar elime almam gerekiyordu. iniş çıkışları kontrol etmem gerekiyordu. ben de maskeler yarattım gündelik hayatımı idame ettirebilmek için. iyi de hissetsem ortalamaya yakın olmalıydım, dipte de hissetsem bunu dışarıya çok yansıtmamalıydım. sonraki 4 yılı bu şekilde geçirmek için elimden geleni yaptım. ancak şu son 5 aydır yine dengem bozulmuş vaziyette. ve iniş çıkışlar o kadar rijit, o kadar sert ve o kadar hızlı ki. kendimi bir anda dünyanın en başarılı, en mükemmel insanı hissederken ve parlarken; bir anda dipte, işe yaramaz ve dayanılmaz bir yük altındaymış gibi hissediyorum. yaklaşık 3 hafta kadar önce artık bu döngüden sıkılmış ve geçmeyeceğinin çaresizliği yüzüme soğuk soğuk vurmuşken ciddi anlamda her şeyi bitirmeyi düşündüm. hem buna daha ne kadar dayanabilirim ki dedim.. bir kaç gün sonra iyi hissetsem bile sonra yine kötü olacak her şey dedim. ama işte her ne kadar uzaklaşmış olsam da bazalde bir allah inancım var, şükürler olsun. korku de, bahane de, yeterince kötü değilmişsin de. artık ne dersen. ama bu 30 yıllık hayatımda yaklaşık 2-3 kez ciddi anlamda düşündüysem bunu, son seferi eyleme geçirmeye en yakın olduğum zamandı. ama durdum işte. sonra ağlama nöbetleri. yazarken major depresyondaymışım gibi hissettim. sonra doktora gittim. oysa ki ben kendimi yıllardır bipolar olmadığıma, bunun benim karakterim olduğuna, en kötü ihtimalle -o da belki- siklotimik olduğuma inandırmıştım. doktor bipolar olduğumu söyleyince hem dünyanın tüm yükü üstümden kalktı hem de bir karanlık perdesi indi üstüme. bir yandan hasta olduğunun tescillenmesinin verdiği rahatsızlık hissi, bir yandan da sebebi belli oldu, ben anormal değilim, sadece hastaymışım rahatlaması gibi. hani böyle kötü bir habaer beklerken o haber gelince en azından belirsizliğin bitmesi sebebiyle bir kötü rahatlık çöker ya insanın üstüne. hani çok önemsediğin bir sınava girene kadar tedirginlik vardır, kalacağım korkusu ve anksiyetesi. sonra sınavdan babayı alınca kötü de olsa bir rahatlama gelir. tam anlatamadım ama his bu işte. 1 hafta kadar önce bana duygudurum düzenleyicisi bir ilaç başladı doktor. 1 haftadır dozunu yavaş yavaş artırarak kullanıyorum. son 2 gündür manik / hipomanik faza geçtim. hayatım şimdilerde bombok ama yine de bazalde garip bir mutluluk ve gülümseme hali var. ama artık bunu anlamlandırmaya çalışmak ya da bununla mücadele etmek yok. ha bir de millet yazmış, 'herkes bipolar amk' ya da 'yeni nesil ergenlerin hastalığı' vs vs. insanda ağzını burnunu kırma hissi uyandırıyor. çünkü kendi canıyla ve stabilitesiyle uğraşan insanlar varken gerçekten, kenardan sağıklı insanların yaptığı primitif yorumlar son derece can sıkıcı oluyor.
amcamın oğlu bundan yaklaşık 8 sene evvel üniversiteye hazırlandı. kapasitesi yoktu allah var ama amcamların haklı olarak şöyle serzenişleri vardı; "oğlum başka şansın yok bak, eğer iyi bir hayatın olsun istiyorsan kazanacaksın bu sınavı, yoksa biz gibi kalırsın bu tarlanın içinde"

evlerimiz aynı avluya bakıyor. bizim arka hayattan görünüyordu bunun odası, iki-üç yıl boyunca sabahlara kadar yandı o odanın ışığı. gerçekten çok çalıştı çocuk, gece gündüz çalıştı, okumak ve anne babası gibi çaresiz olmamak için çalıştı. sonunda kazandı ama bu arada geçen yıllar ona genetik miras olarak taşıdığı ama o zamana kadar ortaya çıkmamış bir hastalığı da sınav sonucunun yanında hediye ediverdi. bipolar bozukluk dediler, kaydını yaptırdığı üniversiteden ilk yılın ortasında da alıp geldiler eve. manik dönemiydi, deli gibi sigara içiyor, günlerce uyumuyor, sürekli konuşuyor, sürekli para harcıyordu. "ben kazandım ya, öğretmenlerim senin okumana gerek yok dedi, direk verecekler diplomayı" diye sayıklıyordu.

sonra arkasından depresif dönem geldi, intihar teşebbüsleri, günlerce başını yastıktan kaldırmadan uyumalar. ilkokul mezunu annesi televizyonlardaki sağlık programlarına abone oldu, bir yığın profesörle görüşüldü, birbirine benzer/benzemez ilaçlar alındı. şimdi o iniş çıkışlar düz bir hatta, ama nasıl; kata tonik bir genç var karşımızda artık. aldığı lityumdan dolayı sürekli elleri titreyen, ergenliği geçeli yıllar olmasına rağmen sivilceden yüzü görünmeyen, gülmeyen, konuşmayan, robot gibi yürüyen bir çocuk. işe giremiyor, arkadaş edinemiyor, ilacı bırakamıyor, okuyamıyor. "iyiye gidebilir ama hastalığı tetikleyen şartlardan uzaklaşması lazım" demiş doktoru. babayı uzaklaşır şartlardan, nereye gidiyor? anne ve babasıyla tarlada. geçen yine sınava gireceğinden bahsediyordu, yakında bir yeri kazanırım belki dedi kıpır kıpır bakan, odaksız göz bebekleriyle.

ve en azından tetikleyici olarak rolü var sınavın ve ösym'nin, anmadan geçmeyeyim; gencecik çocukların gözündeki ışığı söndürdü, söndürüyor yıllardır ya allah belasını versin.
Prim yapılabilecek karizmatik hastalıklar sıralı tam listesinin ilk ücündedir. Bipolar bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk, sick sinüs syndrome, kasabach merritt syndrome , MS,.. Vs.
Bende zuhur eden hastaliktir. Bipolar 2 allahtan 1 olda seyi sey ettiydik. Manik atak donemlerinde zeka patlamasi, ozguven patlamasi ve bilumum yararli ozellikleri icimize sigdiramayacak kadar fazla hissediyoruz ama depresif ataga girene kadar elbette. Ve gunde 4 saat uykunun yetmesi gibi gozleri arada morartma ozelligide var. Tedaviyi almiyorum.
Çok tehlikeli hocam arkadaşımdan biliyorum adamın napcağı belli olmuyor o derece sıkıntılı bi durumdur allah esirgesin.
Sözlükteki her x kızdan x+1 kadarında olan bozukluk.
en karizmatik bulduğum hastalıklardan biridir. (bkz: en karizmatik hastalık)
Hastaligimdir.

Bu arada hepiniz mi bipolarsiniz AMK ya.
Bu baslik ha bire canlaniyor.
Tedavisinde lityum kullanılır.
genelde kızlarda görülür...
benimki tripolar ağam, hiç umutsuz.
türkçesi iki uçlu duygu durum bozukluğu olan hastalık.

bir ucu mani diğer ucu ise depresyondur.

sadece doktor teşhis koyabilir, kimse burada anlatılan özelliklere bakıp bende de var demesin. hem öyle adına bakıp ta havalı bir şey gibi gelmesin. inanın bipolar hastaların hayatları sadece kendilerine değil yakınlarına da cehennemdir.

ancak doktorun verdiği ilaçları alır, psiko terapi seanslarına katılırsanız hayatınızı bir şekilde yürütürsünüz. yoksa işin sonu kötü olur.

bipolar insanların en önemli özelliği mani dönemlerinde beyinleri muthiş derecede çalışır, çok hızlı düşünürler, fikirden fikire atlarlar.
diğer tüm özellikleri normal olan insanlarla aynı olup, sadece yine diğer insanların yaşadığı duyguları çok daha yüksek dozda yaşarlar.
yani hepimiz bazı olaylar karşısında üzülürüz, seviniriz, heyecanlanırız, kızarız ya, onlar biraz daha fazla o duyguları yaşarlar.

bipolar bozukluk deha hastalığı falan değildir. dünya da hastalık oranı yüzde 1 in biraz üzerindedir, ancak dehaların yüzde 1 inden çok daha fazlası pipolardır, nedeni ise pipolarların en önemli özelliği olan hızlı düşünmeleri ile alakalı olabilir. ortaya çıkma yaşı genellikle ergenlik sonrasıdır. kadınlarda ve erkelerde yakalanma oranı birbirine yakındır. ve hastalık ömür boyu sürer.

onlara anlayışlı yaklaşırsanız yaşadıkları sorunları daha kolay atlatacaklardır.
garip bir hastalık. belirtilerine bakıyorsun bir çoğu bende var diyorsun. ama hastalık bende var mı diye bakınca bilemiyorsun. bu hastalığın zaten kendi anlamsız olunca belirtilere bakıp da anlayamıyorsun. ne yapmak lazım bu aşamada bilinmez.

kaldı ki bu dünya da artık psikolojik bir hastalığım olsun olmasın ya da teşhisi konsun konmasın bu yüzyılda gözümde ben dahil herkes hastadır. ülke hasta. basit bir metro ya binerek bile anlarsın insanların spastikliklerini.
türk halkının sorunu diyelim bence biz buna. ülkede normal insan yok.
kimse kusura bakmasın ama sözlükte yazan her yazarın içinde bulunduğu sevimli biraz da seksi duygusal haldir.
kendimde belirtilerini bulduğum hastalıktır.
Ruh hastasi diye cagirilmama neden olan hastalik. Karizmasi falan yok. Bazen kimsenin olmadigi bir yerde insan gorunce oldursem kimse gormez diye oldurmek icin yaklastigimi bilirim. Neden mi yapmadim? To be continued mk.
(bkz: manik depresyon)
güncel Önemli Başlıklar