bugün

tarihte hiçbir şehrin karşılaşamayacağı acıyı dehşeti katliamı görmüş kadersiz başkent.
kanayan dudağımdan sakın öpme!
ufka bak. ne zühre görünür artık ne kehkeşan
siz çok mu hak ettiniz kendi şehrinizi?
karanlıkta yıldızlar kadar ırak

ben şunu bilirim; siviller de birbirini vurdu
susarak.

(bkz: hüsnü arkan)
(bkz: hiçe doğru)
artık ana "gibi yar, bağdat gibi diyar olmaz" sözünde geçen bağdatla alakası olmayan yer.
ana gibi yar olmaz,
bagdat gibi diyar olmaz.
ama;
bagdat bombalanır...
(bkz: sagopa kajmer)
(bkz: bagdat)
diğer şehirlerden en büyük farkı sora sora bulunabilme potansiyeli taşımasıdır.
(bkz: sora sora bağdat bulunur)
bir sagopa kajmer sarkısı..
Sagopa K - Bağdat

Mermi icad oldu mertim bozuldu ve merhumlar evin duvarında meçhul gazi. Mayın şehit taburu, mayısta kan yağmuru, düşman uyku mahmuru, dünya kin maduru, solumda katliam, nerede sağ duyu? Mevzileri nöbet alan fevziler feyz alamadan fethettiler ahireti, mektupları kayıp, cinayet ayıp ve kültürler bombalandı, kimse sallamadı, Bağdat ateş aldığında kalbim durgun yedi,güneş doğudan battı. Mumlarınızı yakın, yorgun düştü uçaklar, tebessüm etti tüm sanıklar, tankları tanımlar tanıklar, yanıklarla dolu topraklar karamparça bulutlar ve savaş! Yavaş ölüm kaderinin hız kaynağı, telaş pazarı, can kumarı, çıkar savaşları, B52’ler yarıda kesti pişen aşları ve dünya kan deryası, geleceğin bedeli pahalı, duygular yamalı, suçu gelin etseler de kimse güvey girmeyecek, bilirim bu tarih değişecek ve tekerrüre dayalı imha tarihçesi, kurak sevgi bahçesi suya hasret.

Nakarat:
Topalla gezen aksamak öğrenir, abanın kadri yağmurda bilinir ve hatıra silinir.
Ana gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz ama Bağdat bombalanır (boomBoom!)

Kazanılan her madalyon, mayın tarlasındaki piyon askeri reyona bir şampiyon sıfatıyla koydu bir galon kurşun, hüşu derbeder. Turşu geçmişler ve savaşta gazi bebekler, tekler kalbimin atışı ve ekler günbatımından şafağa doğru süregelen kanlı iklimler. Psikolojisi kaybolan bitkisel yaşamlar, ideolojisi kuyularda saklı taşbakan kanayan yaraların ortadoğusundan güneş battı ve bu şarkının üç leşi olmalı birleşmiş o milletler sorgulamalı, birleşmiş amerika yılanları, çıngıraklı amacında yalanları ve kitle imha dolarları 24 beatte tenha hiphopları, kinimin raple yansıyan oluşumları, kanunları kelepçelemeli ve elemeli eli zaferi simge edeni ve eylemini barışa saklayan her bireyi.

Nakarat:
Topalla gezen aksamak öğrenir, abanın kadri yağmurda bilinir ve hatıra silinir.
Ana gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz ama Bağdat bombalanır (boomBoom!)
yanlış hesabın döndüğü şehirdir.
"bağdat'lıyız, bağdat'tayız, bağdat'lıyız, bağdat'ta
düşünce bombalar adımız meçhule kalır/ adımız meçhul
yanar kavrulur bedenimiz, sevdiklerimiz/ yanar kavrulur
külümüz kalır geriye rüzgarda savrulur/ sözümüz kalır
bir de öfkemiz, bir de öfkemiz, bir de öfkemiz/ öfkeliyiz"
(bkz: grup yorum)
her gün normalmiş gibi yüzlerce insanın öldüğünün haberlerini aldığımız acıların başkenti.
(bkz: bağdat kafe)
"tanrı bagışı" anlamına gelmektedir.
çok sevdiğim bir kız ismidir. * *
ırak'ın başkenti, ortadoğunun en eski yerleşim ve ticaret merkezlerinden biridir.
bağdat caddesi'ni kısaltmak için tek başına söylendiğinde, geyik yapma isteğini kamçılar, bağdat'ın kendisi akla gelince de insan bir tuhaf oluverir.***
sorarak bulunabilinen şehir.
batının asla içine sindiremediği sürekli oryantalist hallerde uçan halılarla düşlediği ardından da düşleyen gözleri kapamak için vahşet büyüttüğü gizemin doğum yeri.
sonunda: "hadi söyle!.. hadi söyle!! kimin yaşayacağına kim karar veriyor!?! kimin öleceğine kim karar veriyor!? bu savaş anlamsız!.. bana bakın, burada duruyorum ve üstüme tek bir kurşun bile gelmiyor; bir tane bile gelmedi!!! neden?! peki neden hepsinin ölmesi gerekiyor?? burda durabilyorum, görüyorsunuz!!"
şeklinde, muhtemelen bir filmden alınmış ses kayıdının da bulunduğu ve bağdat'ı çok iyi anlatan sagopa kajmer eseri. ki dinlenesidir.
tecavüzün başkenti.
yağmur ayları yine içimde,

tozun dumana karıştığı, kan kokan, (petrol olup yapışan), kaos satan/kokan ekim yağmurları.

--dönüp bakıyorum; sol yanımda kulaklarını tıkayan çocuklar.
-----bombalar yağıyor siyah dudaklı çocukların şehrine----

kelebekler renklerinden oluyor.
raflara kaldırılıyor parantezli ellerim. --kelepçeliyorum bende yol ortasında vurulan çocukların gözlerine!

uçmuyor siyah dudaklı çocukların şehrinde kuşlar, çünkü kanatları kırılmıyor çelik yağmur bulutu uçakların.

--dönüp bakıyorum; sağ yanımda karamsar bir güneş yükseliyor -enkaz yığınının içinden-. dört duvar gri gökkuşakları.

çıkarıyorum ceplerimden saklı gözlerimi, ağlıyorum paslı demirlerin üzerinden...
yağmur olup düşüyorum yangın yüreğinize.

siyah dudaklı çocuklar; alnınızdan öpüyorum

(umutlarınızdan geriye (kal)an ne varsa, ellerinden öpüyorum, ayaklarından...)
9. yüzyılda tarihteki ilk eczanenin açıldığı ırak başkenti.
aşık'a sorulmaması tavsiye edilen şehir.
azalan şehir.
kudus ile beraber ortadogunu kanayan yarasi. yarim, yarenim. meftunu oldugum musluman cografyanin gozbebegi. bir gun gelir bir 4. murat daha gelir bir seferle geri alir seni zulmun elinden. bekle bizi bagdat, kucaklasacagimiz gunler yakindir. kuduse'de kavusacagiz sana kavusacagimiz gibi. hain, acimasiz realiteye ragmen ben inaniyorum bagdat sen de inan.
abbasiler'in kurdukları ve başkent ilan ettikleri şehir. 1258 yılında moğollar (hülagu han) tarafından yerle bir edilişi de vardır.
bir zamanlar, dünyanın güzelliğini tasvir de tıkanınca örnek verilen şehirdi. gelecek zamanlar da dünyanın acılarına birinci örnek.