bugün

shakespeare'nin yazdığı ve son zamanlarda haluk bilginer'in moda'daki oyun atölyesinde mükemmel bir şekilde sahneye koyduğu klasik tiyatro eseri...
W. Shakespeare yazdığı Orhan Burian ın çevirdiği ve baş rolünde haluk bilginerinoynaığı tiyatro oyunu. oyun şu sıralar haluk bilginer in oyun atölyesinde sahnelenmektedir.


Büyük bir yazarın mütevazı önerisi olarak Atinalı Timon. Cömertlik mi, müsriflik mi; bencillik mi, özgecilikli mi; özgürlük yanlılığı mı, sözde liberallik mi; devlet mi, insan mı; küfür mü, eleştiri mi; dostluk mu, boyun eğme mi; hınç mı, özgürlük çığlığı mı. Bütün bu anılan kavram ya da duyguların bir kısmı insanın eşit, özgür yaşamını işaret ediyorken diğer kısmı bir yanlış anlamayı dolayısıyla yanlış davranışı belirtiyor.



Atinalı Timon da göreceğimiz eylemler; davranışlar. Hem bir insan tekinin hem de kurumları yöneten insanların eylemleri, davranışları… Hangi amaçla donanırlarsa nasıl sonuçlar elde ederler? insanlığın orta malı para yani mülk hangi kişiye hangi kuruma neler yaptırır? insanlık onun pençesinde ne hallere girer?



Atinalı Timon halden hale giren insan ve onun eylemlerinin ürünüdür. Paranın açtığı dostluk kapıları, kurduğu dostluk sofraları, insanın kurgusu olan birtakım yönetim kurumlarının iktidar hesaplaşmaları, şaşaa, şatafat, ikbal günlerinin ardından ihanet, ikiyüzlülük, yıkım Atinalı Timon;un barındırdığı ;insanlık durumları;dır.



Atinalı Timon;un tasvir ettiği ;acıklı güldürü; de (sağolasın Oğuz Atay) sadece hazzın kucağına kendini bırakıp dünyayı unutan zihniyetin faaliyetini görmeyiz. Bir de gerçekler vardır: kafamızı çevirip bakmadığımız, ilgilenmediğimiz. Biri bize bunu hatırlatır. O, gerçeğin yalın temsilcisi olan felsefedir. Ve bugün gündelik algılarımızda yer bulduğu haliyle söylersek ;felsefe yaptığı; için yüzümüzü dönmediğimiz o şey bir hayalet gibi peşimizi bırakmaz, kafasını sokar çomak niyetine yaşantılarımıza.



Sonunda kendini yok etmek pahasına bile olsa, dönmek için uğraşan ; tekerlek; ile kökün lezzetiyle gönlünü doldurup, özü hatırlatmanın keyfiyle tekere dalan çomak.

Teker...; Çomak...; Sokmak... *

*http://www.oyunatolyesi.c...ails.asp?p=view&id=22
(bkz: muhakkak izlenmesi gereken tiyatro oyunları)
sahte arkadaşlıklar, farkında olmadan cömertlikle kazanılan, gerçek sanılan dostlar. ve gün gelir para suyunu çeker, maskeler düşer. şehvetin getirdiği hırs ve sonucu açığa çıkar... gerçek mutluluk nedir? gerçek huzur nerdedir? gerçek dost kimdir? haluk bilginerin üstün performansının yanı sıra, sahnesini paylaştığı oyuncuların müthiş oyunculuklarıyla birleşmiş, shakespeare oyunu.
tanrı harca ya kulum demiş timona, timon da kendini altınlarıyla varetmiş, arada sevgi'yi yüceltmiş vs. altın ve para ile ilgili yerinde eleştiriler mevcuttur bu oyunda. (bkz: güneş batmaya yakın, insanlar kapılarını kapatmaya başlar)
insanın çıkarcılığı üstüne muhteşem bir eser.
--alıntı--
TIMON - Sevgili dostlarım, oturmaz mısınız? (...) Herkes sevgilisini öpmeye koşar gibi geçsin yerine. Hepiniz tıpatıp aynı şeyi yiyeceksiniz. Resmi bir ziyafetteymiş gibi yer seçmekle oyalanıp yemeği soğutmayın. Oturun, oturun! Ama tanrılara şükran borcumuzu ödeyelim önce.

Ey yüce koruyucularımız; bu topluluğumuzdaki yüreklere şükran duyguları serpin. Çünkü sizler, bizlere verdiklerinizle yücelttiniz kendinizi, ama varınızı yoğunuzu da vermeyin, yoksa tanrılığınız hor görülür. Herkese yetecek kadar verin ki, kimse kimseye muhtaç olmasın. Çünkü siz tanrılar, insanlardan borç istemek zorunda kalsanız gözlerinden düşersiniz. Yiyecekleri yemeği yedirenden daha çok sevdirin insanları. Yirmi kişilik bir toplantıda bir o kadar da alçak bulunsun her zaman. Bir sofraya oturan on iki kadının bir düzinesi o bildiğiniz soydan olsun! Ey tanrılar, ne kadar lanetiniz daha kaldıysa yağdırın Atina'nın senatörleri ve aşağılık çirkef sürüleri üstüne! içlerindeki çamura boğun onları! Buradaki dostlarıma gelince, hiçe saydığım için hepsini, hiçlik dilerim hepsine sizden, buyursun hiç yesinler!

Açın tabaklarınızı, köpekler, açın da yalayın!

(...)

Dilerim görüp göreceğiniz en iyi ziyafet olsun bu!

Sizi gidi ağız dostları sizi!

Duman ve ılık su; tam sizin şanınıza layık işte.

Timon'un son yemeği budur size.

Yıkayıp temizliyor işte kendini Timon

Üstüne pul pul yapışan dalkavukluğunuzdan;

Savuruyor işte böyle suratınıza

Vıcık vıcık alçaklığınızı.

Herkesin lanetleriyle yaşayın, uzun uzun hem de;

Sizi sırıtkan, yapışkan, iğrenç sömürgenler sizi!

Para budalaları, sofra sülükleri, iyi gün sinekleri!

Süklüm püklüm uşaklar, uçarı dumanlar, kalleş kuklalar!

Bütün insan ve hayvan hastalıklarına tutulasıcalar!

Ne o? Kaçıyor musun? Dur biraz; ilacını iç de öyle git!

Sen de! Sen de! Dur, para vereceğim, borç istemeyeceğim.

Ne o? Kaçış mı hep birden? Bundan sonra

Alçakları çağırmadan kurulmasın hiçbir sofra.

Yansın konağım! Atina yerin dibine batsın!

Bundan böyle Timon'un yüreğinde yeri olmasın

insanların, hiçbir insanın!
--alıntı--
kral learla birlikte shakespeare'in en karamsar oyunlarından.ilk 1623 yılında oynanmış, kesin ne zaman yazıldığı bilinmemekle beraber 1608-1609 yıllarında yazılmış olabileceği düşünülüyor.oyunun bitmemiş bir havası var, buna sebep olarak da shakespeare'in psikolojisi gösteriliyor.
atinalı timon her ne kadar oyuna adını verse de oyunda kendisi hakkında pek bir bilgi verilmemektedir.* kitap fazlasıyla mecaz ve ironi yüklüdür.kimi yerlerde yazar notu olmaksızın anlaşılması çok güç bir hal alır.

--spoiler--
madem şimdi dinlemiyorsun beni,
bir daha hiç dinlemeyeceksin o zaman!
cennetinin kapısını kapıyorum sana artık.
hey gidi insanoğlu!iltifata kulak verir de
öğüde kulaklarını tıkar işte böyle! *
***
ah sayın lordum!
''dünya'' dediğiniz bile bir kelimeden ibaret.
hepsi sizin olsa dahi, onu vermek bir söze bakar
ve bir anda uçup gider.*
***

sana şöyle bir bakayım, ey duvar!
sadece kurtlar kaldı artık içinde.
iyisi mi sen de yerin dibine bat! *
***

şeytan insanoğluna sinsiliği öğretirken
ne yaptığının farkında değilmiş.
kendine rakip yaratmış aslında.
sonunda, insanoğlunun adiliği yanında
şeytan ak pak kalırsa, hiç şaşırmam! *
***

demek dünya bu kadar değişebiliyor
ve biz yaşayıp görüyoruz bunu!
* hadi uçun pis lanetli şeyler
size tapan insanlara gidin!*
***
*
bu dünyada yaşadığımız için gülüyor, insan yaşamının anlamını veya anlamsızlığını düşündükçe hüzünleniyoruz.*
--spoiler--
insanın "erdemli" olması üzerine, ingiliz shakespeare'nin pek sükseli yapıtı.
karakter timonun bütün erdemleri, bencilliğinden doğmuştur. maddi yeterliliği olmayanlara destek olmalı; yere düşenleri silkemeli diyor. aslında atinalı kahramanımız, karşılık beklemeden verip, mutlu olmaktadır. buda onun benmerkezci mizacına ışık tutar. zira timon, yardımsever maskesi ile gönüllere girip, egosunu okşatmaktadır. ancak, bu samimiyetsiz iyilik ayaklarından mıdır bilinmez, "iyilikten maraz doğduğunu" farkediyor.
atina'nın kendisini bağrına basmayışı, müşkül gününde yardımcı olmayışı, derinden üzer timonu. feci boyutlara ulaşan insan antipatisini, shakespeare; merhaba diyen birisine; “ne olurdu biraz temiz olsaydın da üzerine tükürseydim”, kendisine aşık olanlara; “neden seviyorsun beni, ben sana para vermedim ki?” şeklindeki tepkileri ile örneklendiriyor
güncel Önemli Başlıklar