bugün

bir tür soru cümlesi. soru 6 kelime, cevabı ise yazsan kitap olur.

soru şu; adam çalıyor, yiyor içiyor, berkin elvan'ın annesini mitinglerde yuhalattırıyor, 301 kişinin öldüğü maden kazasına ''ölüm madenciliğin fıtratında var'' diyor, yumruk atıyor, argo konuşuyor, ''ananı da al git'' diyor... anlayacağın yapıyor ediyor ama hala daha iktidarda kalıyor.

akp herkesi kendisine muhtaç ederek kazanıyor oyları. nasıl mı? gel açıklayayım bir kaç örnekle.

daha öncede söylemiştim, -ki bilen bilir-, ben kafama silah dayasalar akp ye oy vermeyecek biriyim. fakat bu benim acı gerçekleri görmemi engellemiyor. analiz yeteneği olan her insan bunları görüyordur. görüp de görmemezlikten gelenlere lafım yok.

etrafınızda illa ki vardır. önceden koyu solcu olup, sonradan akpli olan insanlar. bu insanların çoğu akp yi sevdiğinden değil, ihtiyaç uğruna, menfaat uğruna akp yi destekleyen insanlardır. çünkü akp işini öyle iyi yapıyor ki, ondan başkasını destekleyen bireyin neredeyse hiç şansı kalmıyor. ve insanlar akrabalarını çoluğunu çocuğunu işe sokmak için kravatlı adamların, badem bıyıklıların peşinden gidiyor.

mesela, seneye dershaneler kapanıyor, ve akp böylece cemaatin en büyük gelir kaynağından biri olan dershaneleri sıfıra indirgiyor. cemaati can damarından vuruyor. bunun yanı sıra, kpss yi kapatıyor ve iş alımını mülakatla yapacağım diyor. mülakatın türkiye'de ki karşılığı nedir arkadaşım? torpildir. adamın varsa işe sokarımdır. yani akp kpss yi kaldırarak demek istiyor ki ''ya benim adamım olur işe girersin ya da aç gezersin.'' sen hangisini seçeceksin? aç gezmeyi mi?

yok kardeşim. biz öyle önümüzde laptoplar, elimizde iphonelar, duvarımızda plazma ekran televizyonlarla fakirin halinden anlayamıyoruz işte. bize akp yi kötülemek kolay geliyor. tok açın halinden ne anlar? akp gücünü tam da buradan alıyor işte.

sen kaloriferli evinde akp nin dağıttığı kömüre küfrederken, onu bulduğuna şükreden kaç tane aç adam var bu ülkede hiç mi düşünmedin? evet ajitasyon yaparak kazanıyor oyunu. simit sat onurlu yaşa diyoruz ya mesela, iş başa gelince hangimiz öyle bir şey yapabiliriz?

sakın yanlış anlamayın. akp yi asla savunmuyorum. neden hala daha iktidar ona mantıklı bir cevap bulmaya çalışıyorum. yediğimiz önümüzde yemediğimiz ardımızdayken muhalif olmak kolay geliyor işte. özgürlüğü için canını vermedikten sonra bana özgürlükten bahsetmeyin, der malcolm x.

evet ne yazık ki halk, başbakanın halkına yaptığı zulmü görmezden gelerek kendisine yaptığı hizmete bakıyor. ne hizmet yaptı ki diyenler olacaktır.

en basitinden, bundan 6-7 sene önce sağlık karnesi olmadan muayene olabilme şansın var mıydı? yoktu arkadaşım. sabah ezanında kalkıp giderdin sıra almaya. hastane kapılarda sıra beklerdin. diş ağrısı için gider, üşüttüğün için tedavi olurdun ekstradan. fakat şimdi yeni uygulamayla sadece tc kimlik numaranla sıra alabiliyorsun. köyden alo 182 yi arayarak sıra alabiliyorsun. eskiden olsa hastanede çalışan bir yakının olmadığı müddetçe asla erken sıra alamazdın. şimdi ise bir alo demen yetiyor. kilometrelerce yol tepip muayene olmadan geri dönen adam, yapılan bu hizmete mi bakar, yoksa başbakanın milyar dolarlarına mı?

senin benim evime haftada bir süt geliyor. bizim için hava hoş, dağıtılan okul sütüne karşı çıkabiliriz. peki ya köyde yaşayan adam o sütü satıp para mı kazansın yoksa çocuğuna mı içirsin? bundan mütevellit dağıtılan okul sütü projesi köydeki adam için bir sevinç kaynağı. tabi ki de bu adam recep tayyip erdoğan'ı evliya olarak görür.

oturduğumuz yerden muhalef yapmakla olmuyor. bağırıp çağırmayla muhalefet olmuyor. fakirliğe, işsizliğe çözüm getirebilecek parti yarının iktidarı olur.

gerçeği görüp de konuşmayanlardan değilim ben. evet yiyor ama çalışıyorlar amk. ne yapalım? evine bir tane daha fazladan ekmek götürebilen adam ne yapsın recep tayyip erdoğan'ın çaldığı parayı?

umarım anlatabilmişimdir.
çok iktidarlı bir parti olduğu için.

her gün fındık yiyor.
Arkasında halk var. Konu kapatıldı.
görecelik kavramını çarpıtanların "umarım anlatabilmişimdir"le bitirdikleri bilindik traşlarının bir anlamı yoktur.

ekonominin iyi veya kötü gittiği nasıl anlaşılır? geçmişteki haline bakarak mı? yoksa rakip ekonomilerin haline bakarak mı? "vay şöyle olmuş, vay böyle olmuş, vay duble yolmuş, vay sağlıkmış filan falan... bunların ne anlamı var? 12 yıl hiç bir şey yapmadan mı iktidarda kalacaklardı? keza onlardan önceki hükümetler hiç bir şey yapmadı mı? duyan da sanır ki kurtuluş savaşından sonraki ülkeyi devralmışlar! sata sata bitiremedikleri eserler kimin eserleri?

türkiye 1976 yılında ekonomik büyüklük sıralamasında 17. sıradaydı. 1979'da 16. oldu. 2000 yılında 18. sıradaydık. 2002 yılında, krizle birlikte 21. sıraya geriledik. peki şanlı(!) akp iktidarı bizi kaçıncı sıraya taşıdı? 2013 yılı sonu itibarıyla 18. sıraya! yani zaten hep olageldiğimiz noktadayız hala!

1950 - 2002 yılları arasında ekonomik büyüme hızı ortalama %4,7 idi. 2003 - 2013 arası büyüme ortalaması ise %4,8! ne başarı ama! kişi başına milli gelir son altı yıldır aynı yerde sayıyor. resmen patinaj yapıyoruz.

tabi yoksul insanlar bu sayılara bakmaz. basitçe eskiye göre daha iyi durumda olup olmadıklarına bakar. fakat olması gereken, eskiye göre daha iyi durumda olmaları değil, gelişmiş ülkelerdeki seviyeye yaklaşmalarıdır. eskiye takılı kalmak bir aldanıştır, bizi hiç bir yere götürmez.