bugün

Biten bir aşk için
Söylenecek söz şu olmalı:
-Güzeldi yine de.
Gitmek.
Bir büyü gibi saran
Ağrılar yumağı, kışkırtılmış
Düşlerdir ki sen şimdi
Esirgeme kendini kalbim
Kederin o derin yalnızlığından
'küstü, öldürdü kendini su..
su çürüdü..
'Adımdan gayrısını bilmiyorum'
Su çürüdü şiirini bir kez de kendi sesinden dinleyince inanılmaz tuhaf hissettim.bu şiiri okuyup,dinleyip şiiri temelli sevmeyen var mı?insanı çok derinden etkilemiyor mu? Nasıl bir ilham ne hissettinde yazdın be Adam! Bunları düşünmekten uyuyamıyorum.
Su çürüdü...
GiDERSEN YIKILIR BU KENT

Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik, kimliksizdik belki
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı
Üşür müydük nar çiçekleri ürperirken

Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca

Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde bir şeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Birde seni ekliyorum susuşlarıma

Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
Adını bilmediğimiz dostlar kalır yalnız
Yüreğimize alırız onları, ısıtırız
Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam

Gidersen kar yağar avuçlarıma, üşürsün
Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar

Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık

Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
isyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine

Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde.
"gidersen yıkılır bu kent,kuşlar da ölür "
su çürüdü şiirini kaleme alan şair. tek bir mısayı okuyup kendini suçla hissetmek de nedir? Hangi mısra yaşansa daha çok umut verir yarın, bilinmez! Ama bir gerçek var ki ahmet telli'nin şiirine girip de sağ çıkan biri varsa direnişin ilk günündedir...

"Yetmiş iki gündür bir dolapta kilitliyim. Yalnızca anahtar deliğinden hava giriyor ve ölü bir ışık sızıyor içeri. Yalnızlık hiç de tanrısal değil, görkemli değil. O yalnızca geçmişle gelecek, ölümle yaşam arasında kocaman bir karanlık nokta. "
(img:#1694513)
“...
Belki yeniden güzelleştiririz
adları değiştirilen parkları
perdeleri hiç açılmayan evlerde
ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur
tanıdık sevinçlerle dolar yeniden
kendi sesini kemiren alanlar

Anısı biz olalım bu sokakların
ve hiç durmadan yağmur yağsın
Biz gürültüsüz sözcükler bulalım
sarmaşıklar fısıldaşsın yine
Gidersek birlikte gideriz
yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen”

Şiirini gecenin şiiri ilan ettiğim, ‘su çürüdü’sünü hep ayrı tuttuğum toplumcu-gerçekçi şair.

Severiz.

Fotoğraf: Tekirdağ- eski vali konağı
IIKasabalı bir hüzün çökerdi söylediğin türkülere
Meşeler göğerir kalbin rehin kalırdı o huysuzda
Ve akşam soframıza ağarken bir yayla bulutu
Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun
Efkâr da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı

Kısa pantalonlu resimlerimiz sararmadı daha
ilk sigarasını bölüşen iki okul kaçağı, iki haylaz
Hiç kimseler anlamıyor muydu o günlerde
ilk sevgilileriyle denizaşırı yolculuk düşleri kuran bizi
Ve ne çok yalnızdık sinemalar olmasa

Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü
Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları
Kar aydınlığında yürüdüğümüz yolları unutalım mı
Artık çok geç, işçiler seni soruyor ve ötekileri
Her karşılaşmamızda sizi konuşuyoruz uzun uzu

nAnımsar mısın odamızın talan edilişini
Her katta yaralı bir kardeşin çığlığını sonra
Kantinde kitaplar yırtılıyordu, delik deşikti duvarlar
Mosmor bir çığlıktı gözleri malatyalı kızın
Sana hep o huysuzu anımsatırdı, bilirdimKimilerine göre ancak ölümü güzelleştirirdik biz
Birer çılgın mıydık gerçekten, serseri bir rüzgâr mıydık
Göğermiş meşeler kadar yakın mıydık bulutlara
Ve tarih upuzun bir hikâye miydi -öyle diyorlardı-
Bir işçi kıza söyledim bunları, yalandır, dedi

Anlamını yitiren birşeyler mi var şimdilerde
Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım
Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız bir
Su oluyorum ipince, kendime sızıyorum
Dünya yetmiyor bazen, bırakıp gidebilir miyim

Ve hayat böylece akıp durdu işte, akıp duruyor
Kentler karıncalanmış birer namlu gibi
Upuzun yatıyorlar dizlerimde ama sımsıcak
Meşeler göğermiş diyorsun varsın göğersin
Her yaprak bir öpücüktür sana o huysuzdan

Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
Bulutlara rüzgâra asarım suretini her akşam
Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar
Meşeler göğermiş diyorsun varsın göğersin
Unutmadım bırakıp giderken söylediğin sözleri.

Kayıp adresteki / II
gidersen yıkılır bu kent şiiri ile çok sevdiğim birinin sesiyle dinlememden sonra onun ağına dolanmama sebep olmuştur.
‘Ne hüzünler kurtarır seni
ne çeyiz sandığının ceviz gölgesi
ve ne de acının ses duvarındaki
yorgun ve bıkkın bekleyişler

Acılar karartmışsa bile günlerin duvağını
düşürmüşse de ilkyazın tomurcuklarını fırtınalar
hayat kendini yeniden yaratan bir bahardır
verecektir en olgun meyvelerini mutlaka
yeter ki hüzünler sarartmasın yüzünü

Yak sevdanın çırasını türkülerle
barajını yıkan bir ırmak gibi katıl hayata
Hüznün isyana dönsün artık
bitsin bezginliğin ölümcül suskunluğu
evde kalmış bir cinsellik değildir çünkü dünya.’

Toplumcu şair. Sevgiler, saygılar.
Bekliyoruz, umuyoruz, ummak istiyoruz; Hayal kırıklığı hep bizler için olmasın diyoruz.

Ahmet Telli.
Gül diye kokla güz dalgınlıklarını
Umut tacirlerine yüz verme sakın
Yenilirsen dövüşerek yenilmelisin
Hiç kimseye vereceğin hesap kalmamalı.
Gurbet ne ki yüzyılımızda
Demek de bir yabancılaşmadır
Çünkü varolduğu sürece
Dünyada zulüm
Gurbet mutlaka olacaktır.
insanın içindeki sevgiyi, hasretleri, ilmek ilmek işler..

"suya düşen bir karanfilse yüreğin
bırak kendini ırmağın türküsüne gülüm
vursun seni o taştan bu taşa
o çağlayandan bu çağlayana sürüklesin..."
1* mayısta analım dedim uygun düşen bir şiiriyle:

"biz ki günde sekiz saat on saat
gürül gürülken fabrikalarda atölyelerde
batırırken öfkenin hançerini
öksürüklü ciğerlerine kentin
akşam olmayagörsün
bir bulut gibi sarıp sarmalayıp
ılıkça örtünce üstümüzü gece
birden suskunlaşıyoruz sıla türküleriyle
kendini dinleyen acemi aşık gibi
bir mahzunluk çöküyor üstümüze
ve emziriyor sevdayı sessizlik

sessizlik ki öfkenin bileytaşı
şiirin emzirilme saatidir.
(...)" *
“Kalbim unut bu şiiri” gibi muazzam şiiri yazan şair.