bugün

hayata dair iç burkan detaylar

ramazanın son günü yolda yürüyorum. arkadaşlarla buluşup son iftarı beraber yapacağız. hava biraz soğuk. insanlar iftar saatinin verdiği telaş ile koşuşturuyor. ertesi gün bayram olduğundan mıdır, yoksa insanlar bir ay boyunca ibadetini etmiş ondan mıdır bilemem herkesin yüzünde hafif bir tebessüm.

hoşuma gidiyor insanları izleyerek yürümek. cem garipoğlu, terör, ekonomik kriz gibi can sıkıcı haberlerden uzakta yürümek. iftara kalmış 15 dakika. kafamdan hesap yapıyorum 10 dakikaya buluşacağımız restaurant'a gitmiş olurum. önce bir çorba içerim, ardından bir sigara molası veririm. ara sıcak olarak bir börek yerim. ardından da iskender yerim. üstüne de künefeyi çektik mi, ohh mis.

ama o anda gözüme bir görüntü çarpıyor. bir anne tutmuş çocuğunun elinden, çocuğu kısa kollu giymiş. belli ki üşüyor. ben bile üzerimde ceket olmasına rağmen hafiften üşüyorum. çocuğuyla birlikte bir lokantanın camından içeri bakıyorlar. annenin elinde madeni paralar var. merak ediyorum. onlara doğru yürümeye başlıyorum. beni fark etmiyorlar. arkalarında ayakkabılarımı bağlama bahanesi ile eğiliyorum. o esnada çocuğun dediklerini işitiyorum:

+ anne bugün burada yesek olmaz mı?
- oğlum param yetmiyor.
+ ya anne her gün çadırda yiyoruz bugün burada yiyelim. ben tavuk yemek istiyorum.

anne cevap veremiyor. gözleri dolu dolu. bana bakıyor, göz göze geliyoruz. hafiften bir tebessüm ediyorum ve yoluma devam ediyorum. şok halindeyim. bu dünyada ki şanslı azınlık arasında olduğuma şükrediyorum. teyzeye para vermeyi düşünüyorum ama onu incitmekten korkuyorum. bu sırada tam karşımdan çok sevdiğim bir dostum geliyor. telaşlı gözüküyor. selamlaşıyoruz, hal hatır sorduktan sonra arkadaş biraz ezilerek borç para istiyor. uzun yılların verdiği dostluk var. yaklaşık 4 yıldır durumlarının çok kötü olduğunu biliyorum. uzun süredir iş arıyor. sigara alacak parası olmadığını biliyorum. düşünmeden veriyorum. birbirimize iyi bayramlar dileyip ayrılıyoruz.

bir süre yürüyorum. yok, olmuyor. boğazımdan geçmeyecek. rahat edemiyorum. geri dönüyorum. teyzeyi bulacağım. arkasından gidip paranızı düşürdünüz diyerek para vereceğim. çocuk bugün o tavuğu yiyecek. gerekirse tartışacağım. ama çocuğa tavuğu yedireceğim.

aynı lokantanın önündeler hala. çocuk ağlıyor. anne utanıyor. çocuğunu çekmeye çabalıyor. bir şeyler diyor, duymuyorum ama çadırdaki iftar yemeğini kaçırmaktan korktuğunu hissediyorum. o sırada yanlarına biri yaklaşıyor. az önce yolda karşılaştığım arkadaşım. ve o anneye benim verdiğim parayı veriyor. ilk olarak çocuğun gözündeki parlamayı, ardından annenin arkadaşıma sarıldığını görüyorum. arkadaşımla göz göze gelmeden arkama dönüyorum. gözümden bir damla yaş süzülüyor. hala var böyle insanlar diyorum, hala var... ne mutlu bana ki öyle bir insanla dostluk yapabilme şerefine erişmişim. gidiyorum arkadaşlarımla iftar edeceğim restaurant'a... gözümden dökülen yaşlarla...
güncel Önemli Başlıklar